Kayıtlar

Aralık, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Daidala / Daedala Antik kenti - Muğla, Göcek, İnlice köyü

Muğla’nin Fethiye ilçesine bağlı olan Göcek’te yer alan İnlice Köyü, antik çağlarda Daidala adı ile Likya uygarlığına ev sahipliği yapan bir antik kenti. Fethiye’ye 29 kilometre uzaklığında yer alan Daidala Antik Kenti, çam ormanları ile çevrili denize uzanan bir tepede yer almaktadır. Antik çağ’da kullanılan ve bilinen ismi ile Glaucus Sinus/Flaukos Sinos körfezinin kuzeyinde konumlanır. Daidala antik kenti pek çok efsaneye ev sahipliği yapmaktadır. Bir efsaneye göre de Zeus ve Hera Daidala’da evlenmiştir ve bu antik kent nesiller boyunca pek çok şenliğe ev sahipliği yapmıştır. Daidala/Daedala ismi Luvi Pelasg kökeninden gelmektedir, sözcüğün yapısını incelediğimizde de Bilge Umar ’ın bilgilerine göre DA çam anlamına gelirken, İDA orman/ağaç anlamını taşımaktadır; sondaki LA eki ise Luvi dilinde cık takısının yerine geçmektedir. Yani Daidala isminin Da ormancığı/ağaççığını anlattığı düşünülmektedir. Bazı kaynaklarda çam ormanlığı anlamına geldiği de belirtilmektedir. İsminin anlamı

Alacahöyük ören yeri - Çorum, Alaca, Höyük köyü

Alacahöyük, Çorum iline bağlı Alaca ilçesinin 15 km kuzeybatısındaki Hüyük köyündeki bir höyüktür. Bu höyükte dört ayrı kültür evresinden kalma 15 yerleşim ya da yapı katı saptanmıştır. Alacahöyük'ün esas adı İmat Höyük'tür. Çevreye en yakın bilinen yerleşim birimi Alaca ilçesi olduğu için Alaca adıyla anılır. Atatürk buraya kendi cebinden verdiği 500 Lirayla ilk kazıları başlatmış ve girişiminin sonucu dünyada yankı bulmuştur. Alacahöyük’teki ilk kazılar, Osmanlı arkeolog Theodor Makridi tarafından 1907'de yapıldı. Buradaki kazılar 1935'ten sonra Dr. Hamit Zübeyir Koşay ve Remzi Oğuz Arık'ın başkanlığında yürütüldü. Bu kazılarda Bakır-Taş Çağından Osmanlı dönemine kadar gelen uzanan dönemlere ait buluntular ele geçti. Alacahöyük’ün birinci kültür evresi olarak adlandırılan üst katlarında, Friglerden başlayarak Roma, Bizans, Anadolu çanak çömlek, özellikle içi boyalı toprak kaplar ve ayaklı meyvelikler göstermektedir. Bu katlarda ortaya çıkarılan silah ve kull

Kabalia & Kabalis Bölgesi ve Kaballer

Hellenistik ve Roma dönemlerinde Kibyra‟nın güçlenmesiyle Kibyratis olarak anılan bölge, antik yazarların aktarımların işaret ettiği gibi Demir Çağı‟nda, Lydialıları oluşturan halklardan biri olan Kaballerin egemenlikleri nedeniyle Kabalis olarak adlandırılmıştır.  Bölgede, Kalkolitik Dönem‟de başlayan yerleşimler geç antikçağa kadar kesintisizce sürerken, özellikle Demir Çağı‟nda komşusu Milyas gibi önemli bir merkez olmuş ve kendi geleneklerinde belirgin bir kültür üretmiştir. Demir Çağı‟nda yoğun olarak, yüksek dağlarla çevrelenmiş nispeten büyük ovalarda, göl kenarlarında ve dağ eteklerinde birbirine yakın dağınık ve küçük yerleşim alanları halinde izlenmektedir. Bu yerleşimlerle bağlantılı nekropolislerde ise, basit sandık mezar, kaya mezarları ve Lydia Tipi olarak adlandırdığımız tümülüs tipi yanında Milyas ve Kabalis bölgelerinin neredeyse ortak gömü geleneği olarak karşılaşılan, sayıları yüzlerle ifade edilen taş yığma tümülüslerle izlenir. Antik Kaynaklarda Kabalis Bö

Luviler

Luviler, Anadolu’da yaklaşık olarak M.Ö. 2300'e doğru ortaya çıkmış bir halktır. Luvice denilen Hint-Avrupa Dil Grubu'na mensup bir dil konuştukları bilinmektedir.[1][2] Anadolu’nun Hitit öncesi tarihi henüz tam olarak aydınlatılamamış olmakla birlikte 1906'da Hititlerin antik başkenti Hattuşaş'ta bulunan çivi yazılarının çözülmesiyle Anadolu’ya yapılan Yunan göçünden çok daha önce bu topraklarda Anadolu’nun yerlileri sayılabilecek Luvilerin yaşadığı ortaya çıkmıştır.[2] Hititlerin çivi yazılı belgelerinde bu halktan Luvian / Luvili olarak söz edilmektedir. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Hititlerin çivi yazısının unutulmuş olmasına karşın Luvice, yazısı biraz değişikliğe uğramakla birlikte Anadolu'da varlığını sürdürmüştür. Pelasgların konuştuğu Pelasgus (Pelasgos) adı verilen dilden kalma tarihsel adların Luvi dili temeline dayandığı ortaya çıkmıştır. Hitit yazıtlarında Luviler'den söz edilirken bir çeşit ikinci sınıf insan muamelesi yapıldığ