Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zeytinlibahçe Höyüğü - Şanlıurfa, Birecik, Mezra köyü

Zeytinlibahçe Höyük, Şanlıurfa ilinin batısında, Birecik ilçesinin 3 km. güneyinde Mezra Köyü yakınlarında bir höyüktür. Höyük, 31 metre yükseklikte, 190 x 140 metre boyutlarında olup 26 dönümlük yerleşim alanı varıdır. Bir bölümü tarım amaçlı kullanılmaktadır. Höyük, Karkamış Barajı su toplama sahası içinde kalan en büyük arkeolojik yerleşimdir. MÖ 4. binyıldan 2. binyıla kadar iskan görmüştür.[2] Höyük ilk olarak Guillermo Algaze tarafından 1998 yılında tespit edilmiştir. Ilısu Barajı ve Karkamış Barajı su toplama alanında kalacak olan Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi içinde ODTÜ TAÇDAM girişimiyle Marcella Frangipane başkanlığında ve Arslantepe Höyüğü ekibi tarafından 1999 ve 2000 yıllarında kazılar yapılmıştır.[3] Yapılan kazılarda belirlenen yerleşme dönemleri Halaf Dönemi, Geç Kalkolitik Çağ, Orta Uruk Dönemi,[4] Erken Tunç Çağı ve Demir Çağı'dır. Diğer yandan Part – Roma Dönemi'nden Ortaçağ'a devam eden bir yerleşme olduğu belirtilmektedir.[3]

Titriş Höyük - Şanlıurfa, Bozova, Bahçeli köyü

Titriş Höyük, Şanlıurfa İl merkezinin kuş uçuşu 36 km. kuzeyinde, Bozova İlçesi'nin 18 km. kuzeydoğusunda yer alan bir höyüktür. Kısmen Bahçeli Köyü'nün altına da uzanan höyük 3,3 hektarlık olup tepe, 33 hektarlık bir alana yayılmakta ve 22 metre yüksekliktedir. Höyük, Atatürk Barajı su toplama sahası dışında kalmaktadır. Titriş Höyük, tepe, teraslara yayılan aşağı şehir ve bunların oluşturduğu kent merkezinin ötesinde dış şehir olarak büyük bir yerleşmedir. Yukarı kent (akropolis) tepenin 200 x 180 metre boyutlarındaki üst kesiminde yer alır. Tepenin doğusunda ve batısındaki 300 x 180 ve 400x 200 metre boyutlarındaki teraslarda aşağı şehir yayılmaktadır. Tepenin kuzey kesiminde ise 800 x 200 metre alana yayılmış bir dış şehir bulunmaktadır. Bunlara ilaveten höyüğün yaklaşık 400 metre kuzeybatısında bir mezarlık alanı vardır. Tüm bunların dışında yerleşmenin bütünüyle dışında işlik ve mandıra tarzı, birkaç evden oluşan yapılar bulunmaktadır. Bu haliyle tamamı 43 hektar gibi o d

Tilbeş Höyük - Şanlıurfa, Birecik, Keskince köyü

Tilbeş Höyük, Şanlıurfa İl merkezinin batısında, Birecik İlçesinin yaklaşık 22 km. kuzeybatısında yer alan bir höyüktür. Hacınebi Höyüğü'ün 8 km. kadar kuzeyine düşmektedir.[3] Höyük Fırat'ın sol (doğu) yakasında, nehrin kıyısındadır. Tepe, 110 x 100 metre boyutlarında olup nehir seviyesinden 12 metre yüksekliktedir. Kültür toprağının 14,5 metre kalınlıkta olduğu höyük, Birecik Barajı su toplama alanı içinde, sular altında kalmıştır.[1] Höyük ilk olarak Chicago Üniversitesi adına Guillermo Algaze başkanlığında Birecik ve Karkamış barajları su toplama sahalarında kalacak arkeolojik yerleşmelerin araştırılması amacıyla gerçekleştirilen yüzey araştırmaları sırasında, 1989 yılında saptanmıştır. Daha sonra 1996 yılında, yine Alicante Üniversitesi adına J.G. Fuensanta ve Şanlıurfa Müzesi'nden Adnan Mısır'ın yönetiminde, bir Türk - İspanyol ekip[4] tarafından kurtarma kazıları başlatılmıştır. Giderek çok uluslu bir görünüme ulaşan bu ekibin kazı çalışmaları 2000 yılına değin

Tiladir Tepe Höyüğü - Şanlıurfa, Birecik, Ziyaret köyü

Tiladir Tepe, Şanlıurfa il merkezinin güneybatısında, Birecik İlçesi'nin güneyinde, Ziyaret Köyü'nün 700 metre kadar kuzey-kuzeydoğusunda yer alan bir höyüktür. Türkiye – Suriye sınırına oldukça yakın, Karkamış'ın 3,5–4 km. kuzey-kuzeydoğusundadır. Tepe, 600 x 200 metre boyutlarında olup 12,2 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Fırat'ın doğu yakasında, nehrin hemen kıyısındaki bir kaya üzerinde bulunan höyük büyüklük bakımından bölgenin önemli höyüklerinden biridir.[1] Tiladir Tepe L. Woolley tarafından saptanmış ve Tell Ziguret olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 1989 yılında Guillermo Algaze başkanlığında yürütülen Dicle – Fırat Arkeolojik Keşif Araştırması Projesi kapsamında sistemli olarak yüzey toplaması yapılmıştır.[1] Tabakalanma Yüzey toplamalarından çok tabakalı bir yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Muhtemelen Kalkolitik Çağ, Erken Tunç Çağı III, Orta Tunç Çağı I ve Ortaçağ yerleşimleri vardır.[1] Höyüğün batı kesiminde yapılan araştırmalarda Geç Kalkolitik

Tatar höyük - Şanlıurfa, Bozova, Tatarhöyük köyü

Tatar Höyük, Şanlıurfa il merkezinin kuzeybatısında, Bozova İlçesi'nin 9 km. kuzeydoğusunda, Titriş Höyük'ün 10 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. "Aşağı Alan" olarak adlandırılan kesimi 500 x 200 metre ve 5,9 hektarlık bir alana yayılmaktadır. Höyük ise 150 x 11 x 24 metre boyutlarında olup 1,75 hektarlık bir alanı kaplar.[2] Höyükte, Aşağı Fırat Yüzey Araştırmaları sırasında 1975 yılında Ümit Serdaroğlu, 1977 yılında Mehmet Özdoğan tarafından araştırmalar yapılmıştır. Kazılar ise kısa bir dönem için Ümit Serdaroğlu başkanlığında 1979 yılında yapılmıştır. Daha sonra 1982-84 yıllarında Kurban Höyük kazı ekibince de incelenmiştir.[2] Yürütülen çalışmalar sonucunda höyükteki tabakalanma Kalkolitik Çağ, Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, muhtemelen MÖ 2. binyıl ve 1. binyıl başları, Helenistik Dönem, Geç Roma Dönemi, Erken Bizans Dönemi ve Ortaçağ olarak görülmektedir.[2] Kaynakça 1^ a b TAY – Yerleşme Ayrıntıları 2^ a b c TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları Wi

Şaraga Höyük - Gaziantep, Karkamış, Kelekli köyü

Şaraga Höyük, Gaziantep ili Karkamış ilçesi yakınlarında ve Fırat'ın batı kıyısında yer alan bir höyüktür. Önemli bir tarihi merkez olan Karkamış'ın 10 km kuzeyindedir.[2] Höyük, 200 x 150 metre boyutlarında ve 25 metre yüksekliktedir.[3] İlk olarak, Birecik Barajı ve Karkamış Barajı Göllerinin altında kalacak olan arkeolojik yerleşimler konusunda bölgede araştırma yapan Guillermo Algaze ekibi tarafından 1989 yılında tespit edilmiştir. Ardından ODTÜ bünyesindeki TAÇDAM (Tarihsel Çevre Değerlerini Araştırma Merkezi) koordinatörlüğünde geniş kapsamlı yüzey araştırması yapılmıştır. Höyükte kazılar, aynı proje kapsamında 1999 – 2000 yılları arasında Gaziantep Müzesi'nde Kemal Sertok ve Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nden Fikri Kulakoğlu başkanlığında kurtarma kazıları olarak yapılmıştır.[2] Höyük'teki 2003 yılı kazıları Gaziantep Valiliği ve DTCF tarafından finanse edilmiştir.[4] Kazı çalışmalarına başlandığında baraj inşaatı de tamamlanmış ve su

Surtepe Höyüğü - Şanlıurfa, Birecik, Surtepe köyü

Surtepe Höyüğü, Şanlıurfa İl merkezinin batısında, Birecik İlçesi'nin kuzeybatısında, Fırat'ın kuzey yakasında yer alan bir höyüktür. Yerleşmenin yayıldığı tepe ve teraslar 250 x 230 metrelik, 72 dönümlük bir alana yayılmaktadır. Höyük ise 120 metre çapında ve 16 metre yüksekliktedir.[2] Yerleşmenin ise 20 hektarlık bir alanı kapsadığı anlaşılmaktadır.[3] Hacınebi Höyüğü'nün birkaç kilometre kuzeyindedir.[4] Höyük ilk kez Guillermo Algaze tarafından, Birecik Barajı su toplama sahasında kalacak olan arkeolojik yerleşimleri saptamak amacıyla bölgede yapılan yüzey araştırmaları sırasında saptanmıştır. Kazılar ise İspanya Alicante Üniversitesi Geç Prehistorya Bölümü, Şanlıurfa Müzesi ve Prag Oriental Institute and Academy of Science işbirliğiyle 2000 yılında kurtarma kazısı olarak başlatılmıştır.[2] Kazılara İspanyol arkeolog Jesus Gil Fuensanta başkanlık etmektedir.[3] Surtepe Höyük'te saptanan kültür evreleri Orta Kalkolitik Çağ (Ubaid), Geç Kalkolitik Çağ (Uruk Dönem

Mezraa Höyük - Şanlıurfa, Birecik, Mezraa köyü

Mezraa Höyük, Şanlıurfa ili'nin güneybatısında, Birecik İlçesi'nin kuş uçuşu 7 km güneyinde, Mezraa Belde'sinin 1,5 km güneydoğusunda, Fırat'ın doğu kıyısında yer alan bir höyüktür. Tepe, 180 x 140 metre boyutlarında olup ova seviyesinden 13 metre yüksekliktedir.[1][2] Höyük ilk olarak 1989 yılında Guillermo Algaze ve ekibi tarafından, Karkamış Barajı'nın hesaplanan su toplama sahasında yapılan yüzey araştırmaları sırasında saptanmıştır. Höyükte yapılan yüzey araştırmasında Erken Tunç Çağı II. ve III. evrelerde ve Orta Tunç Çağı'nda yerleşme olduğun, daha sonra terk edildiği, fakat Demir Çağı'nda yeniden iskan gördüğü, Helenistik Dönem, Roma ve Bizans Dönemlerinde yerleşimin devam ettiği, bu dönemlerde yerleşimin yarım hektarlık bir alana yayılmış olduğu saptanmıştır. Ardından bölge ODTÜ TAÇDAM eşgüdümünde yürütülen Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi çerçevesinde 1989-99 yıllarında A. Tuba Öks

Mezraa - Teleilat Höyüğü - Şanlıurfa, Birecik, Mezraa

Mezraa Höyük, Şanlıurfa ili'nin güneybatısında, Birecik İlçesi'nin kuş uçuşu 7 km güneyinde, Mezraa Belde'sinin 1,5 km güneydoğusunda, Fırat'ın doğu kıyısında yer alan bir höyüktür. Tepe, 180 x 140 metre boyutlarında olup ova seviyesinden 13 metre yüksekliktedir.[1][2] Fırat üzerinde yapımı planlanan Birecik ve Kargamış Barajlarının su toplama alanları altında kalacak arkeolojik değerlerin saptanması amacıyla Guillermo Algaze başkanlığında, R. Breuninger ve J. Knudstad'ın katılımıyla gerçekleştirilen yüzey araştırmaları sırasında, 1989 yılında[3] saptanmıştır. Ardından ODTÜ bünyesindeki TAÇDAM (Tarihsel Çevre Değerlerini Araştırma Merkezi) koordinatörlüğünde 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı'nca yüzey araştırmaları yapılmıştır. Hemen ardından belirtilen Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan başkanlığındaki kazılar 1999 yılında başlatılmıştır.[2] Karkamış Baraj Gölü kenarına yapılan set sayesinde höyük su altında kalmaktan k

Kurban Höyük - Şanlıurfa, Bozova, Cümcüme köyü

Kurban Höyük, Atatürk Baraj Gölü suları altında kalmadan önce, Şanlıurfa İl merkezinin 60 km kuzey-kuzeybatısında, Bozova İlçesi'nin Cümcüme Köyü'nün 2 km batısında, Fırat Nehri kıyısında yer alan bir höyüktü. Höyük, nehrin güney kıyısındaki 1,5 km genişlikteki alçak bir teras üzerine kurulmuştu. İlk yerleşmenin üst teraslardan kesen vadilerden birinin alüvyal deltasında kurulmuştu. Oldukça alçak, semer biçimindeki iki tepeden oluşur. Güney taraftaki daha yüksek olup, 250 x 180 metre boyutlarında ve ovadan 10 metre yüksekliktedir. Kuzeydeki höyük ise 170 x 120 metre boyutlarında ve 4 metre yüksekliktedir. Toplam olarak 6 hektarlık bir alana yayılmış olan yerleşimin 3 hektarlık bölümü kazılmıştır.[2] Höyük ilk kez Doç. Dr. Ümit Serdaroğlu'nun Aşağı Fırat Havzası'nda yaptığı yüzey araştırmalarında 1975 yılında saptanmıştır. Daha sonra 1977 yılında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan başkanlığında bölgede yüzey toplamaları yapılmıştır. Höyükte kazı çalışmaları ise Atatürk Baraj Göl

Kazane Höyük - Şanlıurfa, Konuklu köyü

Kazane Höyük, Şanlıurfa ili'nin yaklaşık 4 km. güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Bölgede topraktaki organik kalıntılar üzerinde yapılan araştırmalara göre MÖ 3. bin yılın ortalarında ovada kamış, saz ve ot türleri yönünden yoğun bir bitki örtüsü olduğu anlaşılmaktadır. İklim, daha yağışlı bir iklim olmalıdır. Çevredeki tepeler muhtemelen ormanlıktı.[2] Höyükteki kazılar 1992 yılında Virginia Üniversitesi'nden Patricia Wattenmaker başkanlığında başlamıştır. Kazılarda amaç, Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında yapılacak kanalların yerleşmenin güneyinde ve doğusunda, aşağı ve dış şehir alanlarında yapacağı tahribattır. Bu kazılarda tabakalanmayı anlayabilmek için höyüğü batısında, MÖ 4. bin yıl yerleşmesi, doğusunda aşağı şehir ve güneyde dış şehir olmak üzere üç açma üzerinde çalışılmıştır. Höyükte 1996-98 yıllarında Reinhard Bernbeck, Susan Polock ve C. Coursey tarafından, Erken Halaf ve Halaf yerleşmeleri üzerinde ikinci dönem kazıları yapılmıştır.[2] Kazılardan ortaya

Kavuşan Höyük - Diyarbakır, Bismil, Şeyran deresi

Kavuşan Höyük, Diyarbakır ili Bismil ilçesinin 10 km güneydoğusunda, Şeyhan Deresi ile Dicle'nin birleştiği bölgenin hemen doğusunda yer alan bir höyüktür. Dicle kıyısından 65-70 metre kadar güneydedir. Höyüğü kuzey yarısı Dicle tarafından yenmiş olup, güney yamaçları ise Şeyhan Deresi alüvyonlarıyla örtülmüştür. Yüzey de yaygın tarım yapılmasıyla tahrip olmuştur.[1] Höyük boyutları 175 x 75 metre olup, yükseklik kuzey kesimde 8 metre iken güneyde 2 metre kadardır.[2] Alan olarak 1,5 hektar olduğu belirtilmektedir.[3] Höyük ilk kez Guillermo Algaze ve ekibi tarafından 1988 yılı ve sonrasında bölgede yapılan yüzey araştırmalarında saptanmış ve belgelenmiştir. Daha sonra ODTÜ, TAÇDAM'ın[not 1] "Ilısu ve Kargamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi" kapsamını saptamak üzere Diyarbakır civarı araştırmaları sonucunda kurtarma kazıları yapılmasına 2000 yılında karar verilmiştir. Ege Üniversitesi Arkeolojj Bölümü'nden Prof. Dr.

Hassek Höyük - Şanlıurfa, Siverek, Yukarı Tillakin

Hassek Höyük, Şanlıurfa ili, Siverek ilçesinin bir köyü olan Yukarı Tillakin Köyü yakınlarında yer alan bir höyüktür. Fırat Nehri'nin yarattığı erozyon nedeniyle tahrip olmadan önce 350 x 150 metre boyutlarında bir yerleşim olduğu düşünülmektedir. Höyükteki kazı çalışmaları ilk olarak İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan başkanlığında Aşağı Fırat Havzası Yüzey Araştırmaları kapsamında incelenmiştir. İstanbul'daki Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Münih Üniversitesi ortak projesi olarak 1978 yılında başlatılan kazı çalışmaları, B. Hrouda ve M. R. Behm-Blancke başkanlığında 1986 yılına kadar sürdürülmüştür.[2] Yapılan kazılarda Hassek Höyük'te, bir surla korunan Erken Tunç Çağı kültür katında dört yerleşim katı olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle doğu ve batı yamaçlarında bu kültür evresinin geniş bir yayılım gösterdiği ifade edilmektedir. Batı yamaçtaki mezarlığın da bu kültür evresine ait olduğu düşünülmektedir.[2] Hassek Höyük

Harran Höyüğü - Şanlıurfa, Harran

Harran Höyüğü, Şanlıurfa İl merkezinin 44 km güneydoğusunda, Harran İlçesi'nin içinde yer alan bir höyüktür. Tepe, 50 x 30 metre boyutlarındadır. Harran Ovası'ndaki 250 höyükten biridir. Bu rakam, Prof. Dr. Veli Sevin ve Nurettin Yardımcı tarafından ovada yapılan araştırmalarda saptanmıştır. Höyük, Mezopotamya'dan Samsat – Malatya üzerinden İç Anadolu'ya ve Karkamış üzerinden Akdeniz Bölgesine giden ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Diğer yandan MÖ 3. ve 2. binyıllarda önemli bir kült merkezi olan yerleşmenin her iki nedenle büyük ölçüde geliştiği ve bir kültür merkezi haline geldiği yazılı belgelerden anlaşılmaktadır.[2] Harran adının, Asur ülkesiyle Anadolu arasındaki ana ticaret yolu üzerinde bulunması nedeniyle Asur ve Sümer dilinde yolculuk anlamına gelen Harran-u sözcüğünden geldiği bilinmektedir. Eski Babil döneminde yerleşmenin adı Uru-ki-kaskal-al Harran olarak geçmektedir. Kent, MÖ 2. binyılda Yakındoğu'da Asur kentinden sonraki en büyük ikinci kenttir.

Hacınebi Höyüğü - Şanlıurfa, Birecik, Uğurcuk köyü

Hacınebi Höyüğü, Şanlıurfa İl merkezinin kuzeybatısında, Birecik İlçesi'nin 5 km kuzeyinde, Uğurcuk Köyü'nün (Hacınebi) yanında yer alan bir höyüktür. Fırat'ın bölgede doğuya doğru kıvrım yaptığı kesimde bulunan höyük, nehir vadisi üzerinden, Mezopotamya'dan İç Anadolu'ya uzanan ticaret yollarının ve üzerinde ve kavşağındadır. Tepe, 240 x 140 metre boyutlarında ve 7-2 metre yüksekliktedir. Bu boyutlarıyla 33 dönümlük bir alanı kaplamaktadır.[2] Kazılar Höyükteki kazılar 1992-97 yılları arasında Northwestern Üniversitesi adına G. J. Stein başkanlığında yapılmıştır.[3] Tabakalanma Höyükteki tabakalanma yeniden eskiye şu şekilde gösterilmektedir.[3] Roma Dönemi çiftlik yerleşmesi (MS 1. yüzyıl) Helenistik Dönem Erken Tunç Çağı I. evre mezarlığı (MÖ 3100 - 2800/2700) Geç Kalkolitik Çağ B2 Evresi (MÖ 3700 – 3200) Geç Kalkolitik Çağ B1 Evresi (MÖ 3800 – 3700) Geç Kalkolitik Çağ A Evresi (MÖ 4000 – 3800) Hacınebi Höyük'te Kalkolitik Çağ yerleşmesi, radyo

Gre Virike Höyüğü - Şanlıurfa, Birecik

Gre Virike Höyüğü, Şanlıurfa il merkezinin 75 km güneybatısında, Birecik ilçesinin 15 km güneyinde, Fırat'ın doğu kıyısında yer alan bir höyüktür. Höyük, 15 metre yükseklikte, 70 x 60 metre boyutlarındadır.[2] Kazılar Gre Virike Höyük ilk kez Karkamış Barajı su toplama sahası altında kalacak olan arkeolojik yerleşimler konusunda bölgede yüzey araştırmaları yapan Guillermo Algaze'nin ekibi tarafından 1989 yılında saptanmıştır. Daha sonra ODTÜ TAÇDAM'ın (Tarihsel Çevre Değerlerini Araştırma Merkezi) "Ilısu ve Kargamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi" kapsamında Prof. Dr. A. Tuba Ökse başkanlığındaki bir ekip tarafından kapsamlı bir yüzey araştırması yapılmıştır. Kazı çalışmaları ise yine Prof. Dr. Tuba Ökse başkanlığındaki bir ekip tarafından 1999 – 2001 yılları arasında yapılmıştır.[2] Tabakalanma Kazılarda ortaya çıkarılan mimari yapılar Erken Tunç Çağı ve Orta Tunç Çağı'na tarihlenmektedir. Birkaç boyalı çan

Fıstıklı Höyük - Şanlıurfa, Birecik, Mezra köyü

Fıstıklı Höyük, Şanlıurfa İl merkezinin batı kuzeybatısında, Birecik İlçesi'nin yaklaşık 4 km güneyinde Mezra Köyü'nün 1,5 km kuzeyinde yer alan bir höyüktür. Yerleşme Fırat'ın sol yakasında, Karkamış'a 25 km mesafededir ve Karkamış Barajı su toplama sahası içinde kalmıştır. Eski arkeolojik yayınlarda Zeytinlibahçe Höyüğü'ne 1 km mesafede olmasından hareketle Zeytinlibahçe Yanı I adıyla geçmektedir. Tepe yaklaşık 4 metre yüksekliktedir ve yarım hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Bugün için üzeri fıstık ağaçlarıyla kaplıdır.[1] Höyük ilk olarak Guillermo Algaze tarafından saptanmıştır. Daha sonra Susan Pollock ve Reinhard Bernbeck başkanlığındaki bir ekip tarafından yeniden incelenmiştir. Kazılar ise 1999 – 2000 yıllarında gerçekleştirilmiştir.[1] Bu dönemdeki kazılar S. Pollock, R. Bernbeck ve dönemin Şanlıurfa Müzesi Müdürü Eyüp Bucak başkanlığında yürütülmüştür.[2] Fıstıklı Höyük, Halaf Dönemi'nin (Erken Kalkolitik Çağ[3]) erken safhasında iskan edilmiş kü

Burhan Höyük - Şanlıurfa, Hilvan, Burhan köyü

Burhan Höyük, Şanlıurfa il merkezinin kuzeybatısında Hilvan ilçesinin yaklaşık 15 km kuzeybatısında Burhan Köyü yakınlarında yer alan bir höyüktür. Burhan Köyü'nün eski adının Beddun olduğu bilinmektedir. Fırat Nehri'nin doğu kıyısında yer alan höyük, Atatürk Baraj Gölü su toplama alanında kalmadan önce 8 metre yükseklikte ve 120 metre çağında orta büyüklükte bir höyüktü.[1] Höyük, TAÇDAM'ın Aşağı Fırat Projesi çerçevesinde 1977 yılında bölgeye yönelinmişse de ulaşım güçlükleri nedeniyle bir sonuç alınamamıştır. Ardından bölgede çalışmalarını yürüten Hassek Höyük Ekibi, 1980 yılında höyükte kapsamlı bir yüzey araştırması yapmıştır. Yüzey çalışmalarının verdiği buluntular, höyükte Erken Tunç Çağı I. evresinde, Geç Kalkolitik Çağ'da ve Roma Dönemi'nde iskan gördüğünü göstermektedir.[1] Burhan Höyük yüzey araştırmalarında ele geçen en ilginç buluntu, pişmiş topraktan yapılma kuş kafalı bir idoldür. Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmekte olan buluntu, kısa

Akarçay Tepe Höyük - Şanlıurfa, Birecik

Akarçay Tepe Höyük ya da Akarçay Höyük, Şanlıurfa il merkezinin batısında, Birecik ilçesinin 15 km. güneyinde bulunan bir höyüktür. Yaklaşık 350 x 150 metre büyüklüğündeki höyük 6 metre yüksekliktedir.[2] Çanak çömlek yayılımına göre yerleşmenin 2,9 hektarlık bir alana yayıldığı belirtilmektedir.[3] Guillermo Algaze başkanlığındaki yüzey araştırmaları sırasında saptanmış olan[3] höyükte kazı çalışmaları 1999 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında, İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı, Barcelona Otonom Üniversitesi ve Tsukuba Üniversitesi öğretim üye ve öğrencilerinden oluşan karma bir ekip tarafından başlatılmıştır.[2] Kazı çalışmalarına 2001 ve 2002 yılında da devam ettirilmiştir. Bu kazı dönemlerinde ODTÜ - TAÇDAM (Tarihsel Çevre Değerlerini Araştırma Merkezi), mali destek sağlamıştır.[4] Kazılara 2003 ve 2004 yıllarında "idari ve mali sorunların aşılamaması nedeniyle" ara verilmiştir. Bu aradan sonra 2005 yılında, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel Araş

Sultantepe Höyüğü - Şanlıurfa, Harran, Sultantepe köyü

Sultantepe Höyüğü, Şanlıurfa ili'nin Harran İlçesi'nin 23,5 km. kuzeybatısında, Kötüçay ile Kömürcü Dere arasında, Sultantepe Köyü'nün hemen yanında yer alan bir höyüktür. Tepenin tabanda çapı 550 metre olup Urfa Ovası'nın en büyük höyüğüdür. Yüksekliği 43 metredir.[2] Adana İli Kozan İlçesi yakınlarındaki, günümüzde yeri tam olarak bilinmeyen Sultantepe Höyüğü ile karıştırılmamalıdır.[3] Höyükte ilk kazılar 1951-53 yıllarında Seton Lloyd ve Nuri Gökçe başkanlığında yapılmıştır.[4] Daha sonra 1989 yılında N. Yardımcı ve ekibi yeniden çalışmalar yapmıştır.[2] Tabakalanma Höyükte saptanan tabakalanma eskiden yeniye olarak, Kalkolitik Çağ, Erken Tunç Çağı, MÖ 2. binyıl, MÖ 1. binyıl, Yeni Asur Krallığı, Helenistik Dönem[4], Roma Dönemi, Ortaçağ İslam Dönemi şeklindedir.[2] Buluntular Çanak çömlek buluntuları tabakalara göre, Kalkolitik Çağ saman katkılı kaba mal, Erken Tunç Çağı ince yapımlar, bej hamurlu, iç ve dış parlak açkılı mallar, MÖ 2. binyıl kum katkılı ya

Pağnik Öreni Höyüğü - Elazığ, Ağın, Kaşpınar köyü

Pağnik Öreni Höyüğü, Keban Barajı Gölü'nde su toplanmaya başlamadan önce Elazığ il merkezinin yaklaşık olarak 25 km. kuzeybatısında, Ağın İlçesi'nin 3 km. güneydoğusundaki, eski adı Pağnik olan Kaşpınar Köyü'nde yer alan bir höyüktü. Günümüzde göl suları altında kalmıştır.[1] Höyük, 1969-70 yıllarında yakındaki Roma Dönemi sınır kalesinde Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü adına Richard P. Harper yönetiminde yapılan kazılar sırasında kazılmıştır. Kazı çalışmaları, sondaj niteliğinde olmuştur. Sınır kalesi kazısı sırasında fazla üzerinde durulmayarak yapılan bir kazı görünümündedir ve buluntular ayrıntılı olarak incelenmemiş, yayımlanmamıştır.[1] Sondaj çalışmalarında höyüğün esas itibarıyla Erken Tunç Çağı'nda iskan edildiği, Roma Dönemi'nde sınır kalesinin mezarlık alanı olarak kullanıldığı ortaya çıkarılmıştır.[1] Kazı başkanı kesin olmamakla birlikte Erken Tunç Çağı'na tarihlenen, taş duvarlı bir yapıdan söz etmektedir. Duvarlar yassı ocak taşları ve ça

Mineyik Höyüğü - Elazığ, Keban barajı

Mineyik, Keban'da bulunan bir höyüktür. Yakından doğal bir tepeye benzese de, Keban Baraj Gölü'nün karşı kıyılarından bakıldığında doğal bir coğrafi şekil olmadığı belli olan höyüğün, Urartular'dan kaldığı söylenir. Herhangi bir kazı çalışması yapılmamış höyük içerisinde bir Urartu hükümdarının yattığı ve ona ait değerli eşyaların bulunduğu rivayet edilir.

Kurupınar Höyüğü - Elazığ, Avşan, Ergüzek köyü

Kurupınar Höyüğü, Elazığ İl merkezinin yaklaşık 30 km kuzeybatısında, Aşvan'ın 5–6 km güneyinde, Ergüzek Köyü'nün 2,5 km kuzeydoğusunda yer alan bir höyüktür. Bugün için Keban Baraj Gölü'nden etkilenerek kısmen yok olmuştur. Tepe, kabaca 125 metre çapında ve 3 metre yüksekliktedir.[1] Höyük, 1971 yılında David French başkanlığındaki Aşvan Höyüğü kazıları sırasında saptanmıştır.[1] Höyükte kazı çalışması yapılmadığı için French de bu konuda bir bilgi vermemiştir.[1] Yüzey araştırmalarında yalın ve boya bezemeli olmak üzere iki mal grubu belirlenmiştir. Yalın mallar, açkılı ve çok az olarak açkısız olarak iki türlüdür. Her iki tür de el yapımı olup, açkılı malların yüzey renkleri genellikle siyah olup kahverengi ve gri mallar da bulunmaktadır. Açkılı olanlar çok iyi açkılanmış olup Karaz Kültürü'ne mal edilen koyu yüzlü açkılı mal grubudur. Bu mal grubuna yakın bölgedeki Çayboyu Höyüğü'nde de rastlanmaktadır. Açkısız mallarda yüzey rengi gri ve devetüyüdür. Bunl

Korucutepe Höyüğü - Elazığ, Keban barajı

Korucutepe Höyük, Elazığ İl merkezinin 30 km doğusunda yer alan bir höyüktür. Höyük, Keban Baraj Gölü altında kalmadan önce 190 metre çapında ve 16 metre yüksekliğinde bir tepeydi.[1] Höyük, 1967 yılında, Keban Barajı su toplama sahasında kalacak arkeolojik sitlerin saptanması amacıyla yapılan yüzey araştırmalarında belgelenmiştir. Bu alan içinde kalacağından 1968 – 1971 yılları arasında M. N. van Loon ve H. Güterbock başkanlığında kazı yapılmıştır. Daha sonra 1973 – 1975 yılları arasında Prof. Dr. Hayri Ertem başkanlığında sürdürülen kazılar yapılmıştır.[1] Kazılarda höyükte 12 tabaka saptanmıştır. Bunlar eskiden yeniye göre şu şekildedir.[1] A evresi - Erken Kalkolitik Çağ B evresi - Geç Kalkolitik Çağ C evresi - Erken Tunç Çağı I-IIa D – E – F evreleri – Erken Tunç Çağı IIb-IIIa-IIIb G - H evreleri - Orta Tunç Çağı I-II I – J evreleri - Geç Tunç Çağı I-II K evresi – Demir Çağı L evresi - Ortaçağ Erken Demir Çağı'nın ilk evrelerinde, Geç Kalkolitik Çağ'ın yapıl

İmikuşağı Höyüğü - Elazığ, Baskil, İmikuşağı köyü

İmikuşağı Höyüğü, Elazığ İli, Baskil İlçesi, İmikuşağı Köyü'nün kuzeybatısında yer alan bir höyüktür. Fırat'ın doğu kıyısındadır. Tohma Çayı'nın Fırat'a döküldüğü bölgenin karşısındadır. Nehir yatağından 38 metre yüksekteki höyük 200 x 150 metre boyutlarındadır.[1] Ovadan yüksekliği ise 20 metredir.[2] Höyükteki ilk araştırmalar 1975 yılında, Karakaya Barajı Gölü altında kalacak arkeolojik yerleşmelerin saptanması çalışmaları sırasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nden Doç. Dr. Ümit Serdaroğlu başkanlığındaki ekipçe yapılmıştır. Daha sonra İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından 1976-77 yıllarında ayrıntılı olarak incelenmiştir.[1] Höyükteki kazılar ise Prof. Dr. Veli Sevin başkanlığında 1981-86 yılları arasında, baraj gölünde su toplanmaya başlamasına kadar yapılmıştır.[3] Kazılardan elde edilen sonuçlara göre 14 yapı katında[3] sekiz kültür evresi[4] belirlenmiştir. Eskiden yeniye göre tabakalanma şu şekildedir

Fatmalı Kalecik Höyüğü - Elazığ, Fatmalı köyü

Fatmalı Kalecik Höyüğü, Keban Barajı Gölü altında kalmadan önce, Elazığ İl merkezinin yaklaşık 32 km. kuzeybatısında Fatmalı Köyü'nün 4 km. güney-güneydoğusunda bulunan bir höyüktür. Tepenin 60 metre çapında ve 2 metre yükseklikte olduğu belirtilmektedir.[1] Keban Baraj Gölü altında kalacak olan arkeolojik yerleşimlerin saptanması amacıyla R. Whallon ve S. Kantman tarafından yapılan yüzey araştırmaları sırasında saptanmıştır. Kazılar, bir test kazısı olarak 1968 yılında yapılmıştır. Tek bir açma olarak yapılan kazıda 10 metreye bir metre boyutlarındaki açmanın bir kenarında 2 x 2 metrelik bir bölüm de kazılmıştır.[1] Kazıda tepenin kuzeyinde 3,9 metre, güneyinde ise 2,8 metre yükseklikte bir kültür dolgusu saptanmıştır. İlk ve ikinci yerleşme olarak iki tabaka saptanmıştır.[1] Bu tabakalar erken dönem ve geç dönem olarak da adlandırılmaktadır.[2] Kazılarda ele geçen bir bakır parçası ve çok sayıda curufa[1] dayanılarak bu tabakalar Kalkolitik Çağ'a tarihlenmektedir.[3] Kazı

Çayboyu Höyüğü - Elazığ, Muratçık köyü

Çayboyu Höyüğü, Keban Barajı yapılmadan önce Elazığ İli, Muratcık Köyü'nün (eski adı Aşvan) 750 metre doğusunda yer alan bir höyüktü. Tepe, 100 x 80 metre boyutlarında olup 3 metre yüksekliktedir. Ancak erozyon, sulama kanalları ve tepenin doğusundan akan derenin yol açtığı tahribat nedeniyle gerçek büyüklüğü vermemektedir.[1] Höyük, Keban Baraj Gölü altında kalacak olan arkeolojik değerlerin saptanması amacıyla bölgede R. Whallon ile S. Kantman başkanlığında yapılan yüzey araştırmaları sırasında saptanmıştır. Kazılar ise David French başkanlığında Aşvan Projesi çerçevesinde 1970-71 yıllarında yapılmıştır. Kazılarda ana toprağa kadar inilmiş olup 6 metre kalınlıkta bir dolgu toprağı olduğu belirtilmektedir.[1] Höyükte iki ana yerleşme evresinden söz edilmektedir. En üstteki II. Evre MÖ 4. binyıla tarihlenen Geç Kalkolitik Çağ, alttaki I. Evre ise Halaf benzeri boyalı çanak çömlek buluntusu veren evre olarak gösterilmektedir. Birinci evre iki, ikinci evre ise üç alt evreye ayrıl

Tepecik / Makaraz Höyük - Elazığ, Keban barajı

Tepecik / Makaraz Tepe Höyüğü, Elazığ İl merkezinin yaklaşık olarak 31 km. doğusunda, günümüzde Keban Barajı Gölü suları altında kalmış olan bir höyüktür. Höyüğün asıl ismi Makaraz Tepe'dir. Fakat arkeolojik yazında daha çok Tepecik olarak geçmektedir. Tepe, 200 metre çapında olup 16-17 metre yüksekliktedir.[1] İlk olarak, Keban Barajı su toplama sahası içinde kalacak olan arkeolojik değerlerin saptanması amaçlı yüzey araştırmalarında, 1967 yılında saptanmıştır. Daha sonra 1968-1974 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı tarafından Prof. Dr. Ufuk Esin başkanlığında kazılmıştır.[1] Tepede Geç Neolitik Çağ'dan Ortaçağ'a kadar kesintisiz yerleşim olduğu belirtilmektedir. Ortaçağ'da, MS 11. yüzyıldan itibaren mezarlık olarak kullanılmıştır. Geç Tunç Çağı tabakasıyla Demir Çağı tabakası arasında bir yangın tabakası yer almaktadır ve Erken demir çağı tabakaları Geç Tunç Çağı tabakalarının üstüne kurulmuştur. Demir Çağı tabakasının da ağır bir yan