Hitit sanatı

Hitit İmparatorluk Çağı'nda en yüksek seviyeye ulaşan Hitit sanat eserleri sadece Hitit çekirdek bölgesinde değil, Hititlerin egemenliği altına girmiş ya da Hitit politik gücünden etkilenmiş olan çeşitli Ön Asya şehirlerinden ele geçmiştir. Hitit İmparatorluk Çağı'ndan bugüne kalan sanat eserlerinin önemli grubunu Hititlerin başkenti olan Hattuşaş, Alacahöyük, Eskiyapar ve Anadolu'nun Hitit etkinlik bölgelerinde yer alan merkezlerden ele geçen eserler oluşturmaktadır.

Yakın Doğu'nun en önemli başkentlerinden biri olan Hattuşaş, önceleri kuzeydeki alçak alanda kurulmuştur. Güneydeki daha yüksek yukarı şehir I. Şuppiluliluma'dan itibaren inşa edilmeye başlanmış ve bayındırlık etkinliği imparatorluğun yıkılışına değin sürmüştür. Yukarı şehirde 31 tapınak tespit edilmiş olup burası tümüyle törensel amaçlara hizmet etmek üzere tasarlanmıştı. Dinsel törenler sırasında güney uçtaki Sfenksli Kapı'nın da önemli bir işlevi vardı. Buradaki 71 metrelik yeraltı geçidi yine törensel amaçlara hizmet etmekteydi. Halka ait konutlar ve mahalleler yukarı şehrin dışında tutulmuştu. Aslanlı Kapı'nın iki yanında, kenti kötülüklerden koruyan kükrer durumda iki aslan kabartması yer almaktadır. Bunlar kübik gövde yapılarıyla tipik Hitit özellikleri taşırlar.

MÖ 1400'lerde başlayan Hitit İmparatorluk Çağı sanatı, kesintisiz olarak MÖ 1200'lerde Hititlerin siyasi güçlerini kaybedişlerine kadar sürmüştür. Hitit tasvir sanatında işlenen konular Asur Ticaret Kolonileri Çağı'nın geç evresinde başlayıp, MÖ 1200'lere kadar devamlı olarak dinsel ve kralî olayları işlemiştir. Günlük işlerin resmedildiği olaylar bile dinsel törenlerin betimlemeleri içinde yer alır.

Hattuşaş'taki Hitit mabetleri, plan ve yapı tekniği bakımından ortak özellikler gösterir. Hepsinde bütün bir avlu, çevresinde sıralanmış revaklar ve odalar vardır. Tanrı heykeli kutsal mahaldedir. Bu Hitit mabedi, bütün personeli ile büyük bir organizasyonun merkezidir.

Hattuşaş'ta yer alan en büyük açık hava tapınağı Yazılıkaya'dır. Doğal bir kayalıkta yer alan bu açık hava tapınağı iki galerilidir. Girişteki A galerisi duvarlarında Hurri kökenli tanrı ve tanrıçaların, hava/fırtına tanrısı Teşup ve eşi Hepat'ın önderliğinde Yeni Yıl Bayramı kutlamaları için bir araya gelmeleri gösterilmiştir. Büyük panoda Teşup iki dağ tanrısına basar durumdadır. Karşısında, bir aslan üzerinde eşi Hepat durur. Tanrı ve tanrıçalar onların gerisinde sıralanır. Girişin sağında, tapınağı yaptıran başrahip-kral IV. Tuthaliya tören giysileriyle resmedilmiştir. Sol elinde krallık simgesi kıvrık asa tutar. Sağ elinin üzerinde hiyerogliflerle adı yazılıdır. B galerisinde hızla koşan 12 yeraltı tanrısı ve kılıç tanrı kabartmalarıyla IV. Tuthaliya ve koruyucu tanrısı Şarruma panosu yer alır.

Hitit tasvir sanatında, mimaride kullanılan ortostatların en nitelikli örnekleri Hattuşaş'ta görülmektedir. Ortostatların üzerinde Hitit sanatının diğer eserlerinde görüldüğü gibi dinsel konular işlenmiştir. Bu çağda büyük heykellerin, ortostatların yanında aynı üsluba göre altın, fildişi, tunç ve taştan yapılmış küçük tanrı heykelcikleri ve kabartmaları da önemli bir yer tutmaktadır. Hititli tanrıları temsil eden bu eserler iri badem göz, çatma kaş, iri-kemerli burun ve gülümseyen dudaklarla ifade edilmişlerdir. Kabartmalarda ise baş ve ayaklar profilden, gövde cepheden işlenmiş olup bunlar saf Hititli özelliklerdir.

Geç Hitit sanatı
Geç Hitit sanatının en belirgin ürünleri anıtsal yapılarda rastlanılan kabartmalar ve devasa insan görünümlü heykellerdir. MÖ 1. binyılda sanat, modern sanatçı ile bağdaştırılan yaratıcılık ve ifade özgürlüğü gibi kavramlardan uzak, zanaatkârların ve ustaların elinde yavaş yavaş şekillenen, aynı zamanda yapıtları ısmarlayan kişi ve kurumların beklentileri doğrultusunda gelişen bir olgudur. Sanat ile zanaatin henüz ayrılmadığı bu dönemde sanatçı kendi kimliğini vermez. Bu durum MÖ 2. binyıl süresince de geçerliydi ancak MÖ 1. binyıl ile karşılaştırıldığında belki de en büyük değişiklik eskiden ağırlıklı olarak merkezî kurumların denetimindeki sanat ve zanaatin artık hem yerel güçler ve kişiler tarafından benimsenmesi hem de kurumların dışında kişisel amaçlar için de kullanılmasıdır.

Bu bağlamda akla gelen en çarpıcı örnekler Kahramanmaraş ve civarında rastlanan mezar stelleridir. İlk defa halktan varlıklı kişilerin krallar, kraliçeler veya rahipler gibi tasvirleri vasıtası ile dünyaya kendilerinin izlerini bıraktıklarını görülür. Anadolulu bu aileler mezar stellerinin üzerinde kadın erkek birlikte, bazen çocukları ile beraber, üzerlerinde yaşantılarında giydikleri kıyafetler ile görünürler ve daha sonra Greko-Romen klasik devirlerde bu gelenek olarak yerleşecek tasvirli, kimi zaman yazıtlı mezar stellerinin temellerini atmış olurlar. Kişiler genellikle üzerinde ölü ziyafeti için yiyeceklerin durduğu masanın başında, çoğu kez bir sandalye üzerinde oturarak ve profilden tasvir edilirler. Nadiren ön cepheden resmedildikleri görülür. Ellerinde, havaya kaldırdıkları büyük olasılıkla içki dolu bir kâse dışında, dinî inançlarını ve hangi tanrılara bağlı olduklarını tanımlamak için seçtikleri ayna, üzüm, iğ veya yazı levhası gibi simgesel nesneler bulunur.

Anıtsal yapıların kabartmalı taş levhalar ile donatılması Anadolu'da MÖ 2. binyıldan beri görülen, ancak kökenleri Kuzey Suriye ve MÖ 3. binyıldan beri Hurrilerin yaşadığı bölgelere uzanan bir adettir. Anadolu'da Hititliler tarafından benimsenen ve kendilerine özgü bir şekil alan mimari yontular, önceleri ağırlıklı olarak giriş yapılarına yerleştirilen aslan ve sfenksler ile başlayıp daha sonra gerek kral ve kraliçeyi gösteren dinî törenler olsun, gerek bütün tanrıların tanıtıldığı geçit törenleri olsun, tümü dinî içerikli olmak sureti ile çeşitlenerek artar.

Hitit İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra anıtsal yapı kabartmaları geleneği daha da gelişip yaygınlaşır. Daha önceleri bir anlamda imparatorluğun tekelindeki görsel üretim ve onun etkin alanlarda kullanımı, merkezî güç dağılıp da yeni iktidar odakları türedikçe artık yeni yerel güçlerin kendi iktidar söylemini yansıtır. I. Şuppiluliuma'nın oğlu tarafından başlatılan hanedanlık tarafından yönetilen Karkamış kenti, Hattuşaş'tan sonra Hitit/Luvi kültürünü devam ettiren en önemli merkez olarak Geç Hitit sanatının hem içerik hem de üslup açısından çeşitliliğini en zengin biçimde sunmaktadır.

MÖ 2. binyılda kabartmalar ile beraber kullanılan Luvice hiyeroglif yazıtlar daha çok kısa tanımlar şeklinde kullanılıyordu. Uzun yazıtlar ya hiç tasvir olmadan ya da en fazla 1-2 figür ile yan yana bulunuyordu. MÖ 1. binyıldaki değişikliklerden biri de tasvir ile yazının giderek daha fazla bir arada kullanılması, yazıtların kabartmalar yani görüntüler ile beraber neredeyse günümüz reklamcılarının kullanımına yakın bir beceri ile birbirini tamamlayarak, hatta etkisini arttırarak tasarlanmasıdır. Büyük olasılıkla okuma yazma bilmeyen geniş kitleler ile iletişim kurmak için hiyeroglif yazısının orada bulunması bile yerel iktidara meşruiyet kazandırıyordu, tasvirler ile bir arada sunulması ise etkinliğini katlayarak arttırıyordu. Okuryazar olamayan topluluklarda yazı muska gibi de algılanırdı ve bu durum kurguların oluşmasını da beraberinde getiriyordu.

Kaynak
* Akurgal, Ekrem (1949). Spaethethitische Bildkunst (Almanca). Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi.
* Akurgal, Ekrem (1959). "Chronologie der phrygischen Kunst". Anadolu (Almanca). Ankara: Ankara Üniversitesi Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi Eski Önyasa-Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü, 4, s. 115-121. doi:10.1501/Andl_0000000049. ISSN 0570-0116.
* Akurgal, Ekrem (1961). Die Kunst Anatoliens von Homer bis Alexander (Almanca). Berlin: Verlag de Gruyter.
* Akurgal, Ekrem (2002). Ancient Civilizations and Ruins of Turkey (İngilizce) (2 bas.). Kegan Paul. ISBN 9780710307767.
* Akurgal, Ekrem (2005), Anadolu Kültür Tarihi (17 bas.), Ankara: TÜBİTAK, ISBN 975403107X
* Bakır, Tomris (Mayıs 2003). "Anadolu Pers dönemi ve sanatı". Toplumsal Tarih. Ankara: Tarih Vakfı Yayınları, 113, s. 90-93. ISSN 1300-7025.
* Gültekin Demir, Gül (Mayıs 2003). "Bereketin, zenginliğin ve paranın krallığı: Lydia uygarlığı". Toplumsal Tarih. Ankara: Tarih Vakfı Yayınları, 113, s. 86-89. ISSN 1300-7025.
Sams, G. Kenneth (Mayıs 2003). "Phrygler". Toplumsal Tarih. Ankara: Tarih Vakfı Yayınları, 113, s. 82-85. ISSN 1300-7025.
* Sevin, Veli (Mayıs 2003). "Urartular-Vanlılar". Toplumsal Tarih. Ankara: Tarih Vakfı Yayınları, 113, s. 78-81. ISSN 1300-7025.

Wikipedia

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gaziura antik kenti - Tokat, Turhal

Kastabara antik kenti - Fethiye, Muğla

Likya Uygarlığı Antik Kentleri - Antalya & Muğla