Kayıtlar

Haziran, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Balboura Antik Kenti - Burdur, Altınyayla

Balboura Antik Kenti Burdur’un Altınyaya ilçesine 6km uzaklıkta ve ilçenin güney batısında yer alan Balboura antik kenti, en yüksek yerde kurulan Likya kenti olarak bilinmektedir. Roma egemenliği döneminde Kabalia ismi ile bilinen Kibyra ile birlikte dört kent birliğine katılmasına rağmen tarihte Likya kenti olarak anılmakta ve bilinmektedir. Balboura antik kenti, Karaçulha Çölkayık Mevkii üzerinde bulunan harabeden dolayı asar tepe olarak bilinen ve 1649 metre yüksekliğe sahip olan tepe, yamaç ve vadilerde yer almaktadır. Fethiye’nin merkezine 107 km uzaklıkta bulunur. Ortasından geçen bir ırmağa ev sahipliği yapan bu ilk çağ kentinde, Akropolis ’in yer aldığı tepede bulunan 16 sıralık oturma yerine sahip küçük bir tiyatro bulunmaktadır. Bunun yanı sıra antik kentin kuzey tepesi eteklerinde de şehir merkezi yer almaktadır. Şehir merkezinde pek çok kalıntı bulunsa bile hiçbiri günümüzde ayakta değildir. Kent içerisinde yer alan Helenistik ve Roma yapıları günümüze kad

Bintepeler tümülüs mezarları - Manisa, Salihli

Bin Tepeler veya Bintepe tümülüs mezarları, Sardes antik kenti yakınlarında yer alan tümülüs mezar nekropolü. Lidyalılar tarafından; İlk Çağ döneminde, yaklaşık MÖ 6. veya 7. yüzyıllarda yapılmıştır. Gediz Nehri ile Marmara Gölü arasında kalan kısımda yer almaktadır. Mezarların üzerine irili ufaklı ve piramidi andıran yükseltiler inşa edilmiştir. Bintepeler'de irili ufaklı 90 tane tümülüs vardır. En büyüğü; Krezüs'ün babası ünlü Lidya kralı II. Alyattes ve Gyges'e  aittir ve 355 m çapında, 69 m yüksekliğindedir, çevre uzunluğu ise 1115 metredir. Bu bölgede, yaklaşık 90 tümülüs bulunmaktadır.[1] Lidyalılar tarafından İlk Çağ'da, M.Ö. 6. ya da 7. yüzyılda inşa edildiği düşünülen mezarların hemen hepsi İlk Çap ve Orta Çağ'da tahrip edilmiş ya da yağmalanmış oldukları için içleri boştur. Tapınağın arkasında MS. 400'lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen küçük kilise, ilk yedi kiliseden birisidir. Lidya tümülüsleri, M.Ö. 6 ve 5'inci yüzyıllarda bu peyzajın ö

Vize antik kenti - Kırklareli

Tarihte değişik isimlerle anılan kent Byzia, Bizye, Bida, Biza, Vyza, Vizii ve son olarak da Vize olarak bilinmektedir. İsmin kökü Byzas'tan gelmekte olup Byzas Poseidon'un bir oğlunun adıdır. Aynı zamanda Byzas, Trak dilinde keçi anlamına gelmekte olup Trakların çokça kullandıkları bir isimdir. Ayrıca Byzas isimli efsanevi bir Trak Kralının adından geldiği söylenir ki bu Byzas Su Perisi Semestra'nın oğludur. Ayrıca Yunan Mitolojisinde Kaynak Perisinin adı Byzia'dır. Vize'nin her dönemde isminin suyunun bolluğu ile anıldığı düşünülürse bu da akla yatkın bir ihtimaldir. Vize'nin bilinen ilk resmi sahipleri Trakların bir kolu olan Astai'lerdir. Daha sonraları Persler, Romalılar, Keltler, Peçenekler, Bizanslılar, Bulgarlar hakim olmuş ve son olarak Osmanlılar ile Türk egemenliği başlamıştır. 1369 tarihinde Osmanlı idaresine geçen yerleşim, Rumeli Eyalet'nin bir sancağı olan Vize sancağının merkezi konumunda bulundu[4]. Vize Kalesi Kırklareli Vize ilçes

Blaundus Antik Kenti - Uşak, Sülümenli köyü

Blaundos, Makedon Krallığı döneminde kurulan antik şehir. Günümüzde Uşak ilinin yaklaşık 40 km güneyinde Sülümenli köyü sınırı içerisinde yer almaktadır. MÖ 334'te Makedonyalılar tarafından kurulan antik kent Lidya bölgesinde Frigya sınırına yakın bir bölgededir. Bergama Krallığı döneminde askeri bir şehir olan yerleşim, Roma ve Bizans dönemlerinde de stratejik önemdeki konumunu korumuştur.[1] Kentin adının Blaundos olduğu, 1845 yılında W.J. Hamilton tarafından Ulubey' den gelen yazıtı bulması ve yazıtta "Blaundeon Makedonan (Makedonyalı Blaunduslar)" yazmasıyla anlaşılmıştır. Büyük İskender' in ölümünden sonra krallığın generalleri arasında bölünmesiyle bölge I. Antigonos Monophtalmos' un yönetimine geçti. Bergama Krallığının sınır şehri olan Blaundos, MÖ 189 yılında Roma İmparatorluğunun denetimine girdi. Bu dönemde de önemini koruyan kent, MS 5. yüzyılda Sebaste piskoposluk merkezine bağlandı[2]. Şehrin sembolü çifte attır. Yerleşimle ilgili son kayıtlar

Boubon antik kenti - Burdur, Gölhisar, İbecik köyü

Gölhisar’ın güneybatısındaki Pırnaz (Elmalıyurt) Köyü yakınlarında. Burdur’a 135 km. uzaklıktaki Gölhisar’a bağlı İbecik Köyündedir. Antik Kent, köyün 2,5 km. güneyinde yükselen Dikmen Tepe üzerinde yer alır. Boubon Antik Kentinde Helenistik devire kadar inen kalıntılar ile birlikte Roma Çağı kalıntıları ayakta durmaktadır. Tiyatrosu, tapınakları, agorası, şehir surları, gimnazyumu ve diğer yapıları ile ilk çağın önemli bir antik kentini oluşturmaktadır. Kentte bulunan bronz heykel, Burdur Müzesi’nde sergilenmektedir. Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olan bu kentin kalıntıları da günümüze gelmiştir. Bubon Harabeleri Elmalıyurt Köyündedir. Bubon; M.Ö. 190 yılında Araxa’nın müttefiki olarak bir savaşa girmiştir. M.Ö. 145-140 yılları arasında Tiran Moagetes’in oğlu demokrasiyi yeniden getirmiştir. Murena tarafından 1. Mithridates Savaşı sırasında kurulan Oinoanda (İncealiler), Balboura (Çöl Kayığı) ile Kibrya (Gölhisar) Tetrapolisi’ne (4 Kent Birliğine) girmiştir. Sonra Boubon d

Kanlıdivane antik kenti - Mersin, Erdemli

Kanlıdivane / Canytellis, / Kanytella (Grekçe: Κανυτελής; ), günümüzde Mersin'in Erdemli ilçesinde yer alan antik kent. MÖ 3. yüzyılda kurulan ve MS 4. yüzyılda adı Neapolis olarak değişen[1] kentin Elaiussa Sebaste'nin sur dışında yer alan uzantısı olduğu tahmin edilmektedir. 19. yüzyıl ortalarında Fransız gezgin Victor Langlois tarafından keşfedilen[1] kent, 1970'li yıllarda yapılan kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Yöredeki ilk arkeolojik araştırmaları ise Semavi Eyice gerçekleştirmiştir.[2] Kent, doğal bir çökük olan 30 metre derinliğindeki geniş bir obruk etrafında kurulmuştur.[3] Semavi Eyice'ye göre Kanlıdivane isminin kökeni hakkında iki ihtimal vardır. İlk ihtimal isimdeki "kanlı" kısmının kentin antik ismi olan Kanitellis'ten ya da obruğun içinde yağmur sularıyla toprak rengine bulanan kabartmaların kırmızıya çalan renginden, "divane" kısmının ise burada dağınık olarak yaşayan Türkmen topluluklarının zaman zaman divan adı verdikleri t

Colybrassus antik kenti - Antalya, Alanya, Güzelbağ, Bayırkozağacı köyü

Colybrassus, Antalya il sınırları Alanya ilçesi yakınlarında, Güzelbağ Beldesi Bayırkozağacı Köyü sınırları içerisindedir. Kent Pisidia’nın doğusunda Kilikyanın batısında Hellenistik dönem izleri taşıyan yerleşim olarak tanımlanmaktadır. Colybrassus, Alanya'nın 30 kilometre kadar kuzeybatısında ve Toroslar'da Roma döneminden kalma bir kenttir. Çevreye dağılmış durumdaki çok sayıda yazıt, kent tarihine ilişkin önemli bilgiler içermekle birlikte ayrıntılar henüz gün ışığına çıkmamıştır. Kentteki yaşamın Orta Çağa kadar devam ettiğini gösteren yazılı kaynaklar vardır. Kentin güneybatısında yer alan nekropol alanında açıkta duran bir çok lahit ve kaya mezarı bulunmaktadır. Tek mezar odasından oluşan mezara çıkış kayaya oyulmuş merdivenlerle sağlanmaktadır. Tapınak, sarnıç, Odeon , Evler, Kapı ve surlar kentin diğer yapıları arasındadır. Günümüze kadar ayakta kalan kalıntılar arasında köşe başlığı İon tarzında tapınak, nekropoldeki lahitler ve bir kayaya oyulmuş mezar sayıla

Daskyleion / Daskileion antik kenti - Balıkesir, Bandırma, Ergili köyü

Dascylium, Dascyleium, Dascylus ya da Daskyleion olarak da yazılır. (Antik Yunan: Δασκύλιον, Δασκυλεῖον), Güney Marmara Bölgesinde günümüz Ergili mahallesi sınırları içindedir. Daskyleion konusunda ilk araştırmalar antik dönemde şehrin adı konusundaki farklı görüşlerle başlamıştır. Antik yazarlardan Mela ve Plinius bu merkezlerden Daskylos olarak söz ederken, Stephanos Byzantios, Daskylion adını kullanır. Ünlü tarihçi Herodotos ise bu şehrin adını Daskyleion olarak verir. Antik çağda şehrin adı konusun daki tartışmalar 20. yüzyıl başlarında yerini şehrin lokalizasyonu konusundaki tartışmalara bırakmıştır.Orta Çağ yazarı Stephanos Byzantios Anadolu’da Daskyleion adı verilen beş yerleşmeden söz etmektedir; ancak tarihçiler ve arkeologlar Kuzeybatı Anadolu’da, Bandırma’ya 40 km mesafedeki Ergili Köyü’ne çok yakın olan, Manyas Gölü kıyısındaki Hisartepe üzerinde yer alan kalıntıların satraplık merkezi Daskyleion’a ait olduğu konusunda hemfikirdir. Manyas Kuş Cenneti iki hidrolog ve zoo

Etenna antik kenti - Antalya, Manavgat, Sırtköy

Etenna Antik Kenti Antalya İlinin Manavgat İlçesine bağlı Sırtköy’de yer almaktadır. Etenna Antik Kenti, Sırtköy’ün hemen bitiminde, çam ormanlarının içinde, dik yamaçlı bir tepeye kurulmuştur. Manavgat’tan 31 km. uzakta, denizden 900 m. yükseklikte kurulu olan Etenna Antik Kenti, bölgenin önde kentlerinden biridir. Hitit metinlerinde adı geçen “Patişşa’inun” Psidya olma olasılığı yüksek bulunduğundan, bu bağlamda Etenna Antik Kenti’nin ilk adının Hitit metinlerinde geçen Watanna(?) olduğu konusunda varsayımlar vardır.[1]  Kentin, güneyde Side, kuzeyde Erymna ve Kotenna ile ilintili olduğu yerleşim isimlerinden de bellidir.[2] Bu kentlerden dağlık Pamphylia ile güneydeki kıyı kentleri arasında stratejik bir konumdadır. Pamfilya bölgesi ile Psidia bölgesi birbirine sınır olduğundan, antik kente nereye ait olduğu konusunda, akropolde yapılan bir kazı çalışması sonucunda ele geçirilen sikkenin ön yüzünde bir figür, arka yüzünde orak olması ve Von Aulock’ın Etenna’yı “sikke basan Pisidi

Gordion antik kenti - Ankara, Polatlı

Gordion (Grekçe: Γόρδιον), Frigya'nın tarihî başkenti olan antik kent. Gordion (ya da Gordiyon), tarihte Frigya'nın (Phrygia) başkenti.[1] Sakarya nehri ile Porsuk Çayı'nın birleştiği noktanın tam yukarısında bulunan höyük. Gordion'un kalıntıları Ankara'ya 94 km uzaklıkta, Polatlı'nın 29 km kuzeybatısındadır. Höyükte, Gordion adını zikreden kitabeye benzer hiçbir açık delil bulunamamıştır. Buna rağmen bu höyüğün eski Gordion olarak belirtilmesi doğru kabul edilmektedir. Bir rivayete göre ilk Frig Kralı Gordios, krallığa çıkışı sırasında sabanını, boyunduruğuna bir kördüğüm atarak bağlamıştır. Şehrin, Gordion adını, krala izafeten aldığı sanılmaktadır. Fakat o zamana ait Doğu belgelerinde bu kralın adından hiç bahsedilmemektedir. Yapılan kazılar Gordion'daki yerleşmenin, Friglerin buraya gelişlerinden önce olduğunu göstermektedir. Frig devri höyüğünün altında eski bronz çağına ait daha küçük bir höyük bulunmaktadır. Eski bronz çağından Frig şehri tabaka

Göbekli Tepe - Şanlıurfa, Örencik köyü

Şanlıurfa'nın 15 Kilometre güneydoğusunda bulunan Göbeklitepe'nin tarihi M.Ö. 10. yüzyıla dayanır.  Etrafında herhangi bir yerleşim olmayan Göbeklitepe, ibadet yeridir. Göbeklitepe, şu ana kadar keşfedilen tarihinin en eski insan eli ile inşa edilmiş tapınağı olarak kabul edilir. Doğal bir tepenin üzerinde yer alan tapınağın çevresi düz çizgiler halinde dizilmiş taşlarla sınırlandırılmıştır. Tapınağın içinde T biçimli sütunlarda bir çok figür yer alamaktadır. Bu sütunlarda yer alan aslan figürleri, Anadolu'da M.Ö. 10 yüzyılda aslanların bölgede yaşadığını belgelemektedir. Sütunlarda insan figüründen çok hayvan figürleri vardır. Bazı sütunların boyları 3 metreye ulaşmaktadır. Tapınakta yer alan çizimler çok basittir. Dini bir merkez olan Göbeklitepe'de, dikdörtgen şekilde iki büyük tapınak mevcuttur. Tapınakların yanında yer alan çukurlara, büyük bir olasılıkla ibadet etmeye gelenler içlerine adaklarını bırakıyorlardı. 1964'te keşfedilen Göbeklitepe, yerleşik h

Göreme antik kenti - Nevşehir

Nevşehir’e 10 km. uzaklıktaki Göreme, Nevşehir- Ürgüp- Avanos üçgeni arasındaki etrafı vadilerle çevrili bölgede yer almaktadır. Göreme’nin eski adları ’’Korama, Matiana, Maccan ve Avcılar’’ dır.Göreme ile ilgili VI. yüzyıla ait bir belgede ilk olarak ’Korama’ adına rastlandığından dolayı en eski adının bu olduğu düşünülmektedir. Bu belgede Aziz Hieron’un III. yüzyıl sonlarında Korama’da doğduğu, Malatya’da 30 arkadaşı ile birlikte şehit olduğu ve elinin kesilerek annesine; Korama’ya getirildiğinden bahsedilmektedir. Koramalı Şehit Aziz Hieron’un Görema Açık Hava Müzesi içinde yer alan Tokalı Kilise’de oldukça büyük boyutta resmedilmiş bir tasviri bulunmaktadır.Göreme ve çevresinin, Roma Dönemi’nde nekropol alanı olarak Venessalılarca (Avanos) kullanıldığı düşünülmektedir. Gerek Göreme’nin merkezindeki anıt gibi büyük peribacasının içine oyulmuş iki sütunlu Roma mezarı, gerekse civarında yer alan çok sayıdaki mezarlar bu görüşü desteklemektedir. Orta çağın ilk evrelerinde Hıristiyanlar