Kosara harabeleri
Spratt ve Forbes, Ritter, Petersen ve Luschan gibi bazı ondokuzuncu yüzyıl seyyahlarının gezi raporlarında, Kosara, Finike’den Antalya’ya doğru devam eden yol kenarında, üçbindokuzyüz adım yüksekliğinde bir kavşak noktası olarak gösterilir. Onlara göre antik dönemin Kosara’sı üç doğrultulu bir kavşak noktasında yer almakta idi. Kazı biliminde, günümüzün Kozarası mahallesinin kuzeyindeki Kaplan Dağı’nda yer alan harabenin antik dönemin Kosara’sı olabileceği ihtimali üzerinde durulmaktadır. Ki bu tepe Alakır, Çandır ve Kesme Boğazı Vadileri’ne hakimdir ve bu vadilerden gelen dağ sıralarının düğüm noktasıdır.
Antik dönemde Attaleia’dan (Antalya) çıkıp güneye doğru, Çandır Vadisi’ndeki Trebenna (Geyikbayırı), Typallia (Çitdibi/Karabel) ve vadinin bittiği düze çıktığı Kosara’ya ulaşılmaktaydı. Keza Korydalla’dan (Kumluca) çıkıp kuzeye doğru Alakır Vadisi ve Phaselis’ten sonra Idyros (Ağva) Nehir Vadisi boyunca devam eden yolların da Kosara’da birleşmiş olması gerekir. Çandır Vadisi’ni güneyde kuşatan dağ sırtında, Typallia’dan güneye doğru devam edildiğinde, ilk olarak Kosara’ya gelinir olmalıydı ki antik dönemin insanları, Kitanaura (Saraycık) ile Typallia arasında yer alan Kosara’dan, Lykai (Bölücektaş Tepesi) ve Phaselis kentlerine de ulaşabilmiş olmalıdır.
Antik kaynaklarda Kosara’nın adı “Mnarike’nin Kosarası” şeklinde de geçtiğinden, aslında Kosara’nın bir yerleşim yerinden ziyade, bir gözetleme kulesi olabileceği de ileri sürülmektedir. Günümüze kadar yapılan kazı araştırmalarında Kozarası Mevkii’nde herhangi bir yerleşim yerine rastlanmadığından ve Kaplan Dağı’nın gözetleme yeri için çok uygun bir yer olması durumu, Kaplan Dağı’nın Kosara olması olasılığı daha güçlü bir görüştür.
Günümüzün Kozarası Mevkii, antik dönemin Kosara’sı için verilen bilgilerle uyum içinde olan bir kavşak noktası niteliğindedir.
Yorumlar
Yorum Gönder