Aşıklı Höyük - Aksaray, Kızılkaya köyü
Radyokarbon örneklerinin sonuçlarına göre, Aşıklı Höyük’te yerleşiklik MÖ 9. bin yılda başlar ve MÖ 8. bin yıl sonuna dek sürer. Yerleşme yaklaşık olarak MÖ 8200-7500 arasına tarihlenmektedir. Aşıklı topluluğu, bu bin yıla yakın süreç boyunca yerleşimi hiç terk etmez. Bu kesintisiz iskan süreci, yerleşim düzeni ve mimaride radikal değişim ve dönüşümler ile ve aynı zamanda ekonomide ve teknolojide oldukça yavaş ve kademeli bir değişim ile birlikte takip edilebilmektedir. Bu bağlamda Aşıklılılar, bölgede yerleşikliğe geçen ilk avcı-toplayıcılardandır ve gerek ilk yerleşiklik süreçleri gerekse de bin yıllık iskan süreci içerisinde yerleşikliğe adaptasyon ile birlikte yaşam biçimleri teknik, sosyal, kültürel, bilişsel boyutlarda tümüyle okunabilmektedir. Kısaca diyebiliriz ki, insanlık tarihinin en önemli değişim ve dönüşüm süreçlerinden biri olarak avcı-toplayıcı ve göçer yaşamdan yerleşik yaşama geçiş süreci Orta Anadolu’nun Volkanik Kapadokya Bölgesi’nde Aşıklı Höyük özelinde izlenebilmektedir[1][2][3].
Mimarlık tarihinin önemli gelişim ve dönüşüm süreçleri Aşıklı Höyük’te adım adım izlenebilmektedir. Mimaride saz ve ağaç gibi doğadan doğrudan temin edilebilen organik malzemelerin kullanımı, kerpiç üretimi ve kerpicin çeşitli şekillerde inşa malzemesi olarak tercih edilmesi, oval planlı kulübelerden dörtgen planlı konutlara geçiş ve yerleşme düzeninde dönüşüm gibi Yakın Doğu Neolitik Çağ mimarisini karakterize eden önemli dönüm noktaları ve değişim süreçleri Orta Anadolu Neolitiği bağlamında Aşıklı Höyük’te bin yıllık kesintisiz bir iskan sürecine paralel olarak takip edilebilmektedir.
Konum ve Çevre
Aşıklı Höyük, Orta Anadolu’nun Volkanik Kapadokya bölgesinde bulunan bir höyük yerleşmesidir. Aksaray il merkezinin 25 km doğusunda Kızılkaya Köyü’nde, Melendiz Çayı’nın kenarında yer almaktadır.
Yaklaşık 4 hektar büyüklüğünde bir alanı kaplayan Aşıklı Höyük deniz seviyesinden 1119.45 metre yüksekliktedir. Höyüğün özellikle batısı Melendiz Çayı’nın sık sık yatak değiştirmesi nedeniyle aşınmıştır.
Yerleşmenin yer aldığı Volkanik Kapadokya Bölgesi ve Melendiz Vadisi, içerdiği farklı ekolojik nişler, su kaynakları, fauna ve florada çeşitlilik ve hammadde kaynakları açısından oldukça verimli bir bölgedir. Aşıklı Höyük, güneyinde Hasandağ ve Melendiz Dağ silsilesinin çevrelediği bir çanak içinde volkanik kayaçlar, tüflü araziler ile tanımlı bir bölgede yer alır. Bugün Karasal iklimin hakim olduğu bölgede ekonomi bağcılık, şarapçılık, buğday tarımı ve hayvan besiciliğine dayanır.
Kazı Tarihçesi
İlk kez 1963 yılında Hititolog Edmund Gordon tarafından saptanan Aşıklı Höyük’te ilk kapsamlı çalışma 1964-65’te Ian Todd[4] tarafından gerçekleştirilen yüzey toplaması, kesit çalışması ve tarihlendirme çalışmalarıdır. Höyüğün yamaçlarından topladığı karbon örnekleri ile Ian Todd Aşıklı Höyük’teki yerleşimi günümüzden 9 veya 10 bin yıl öncesine tarihlemiştir[2].
Aşıklı Höyük’teki ilk arkeolojik kazı çalışmaları, 1989 yılında, Mamasun Barajı’nın su düzeyinin yükseltilmesine karar verilmesi dolayısıyla höyüğün olasılıkla su altında kalacağının anlaşılması üzerine İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı tarafından başlatılmıştır. Söz konusu kurtarma kazıları Ufuk Esin başkanlığında gerçekleştirilmiş, ikinci başkanlığı ise Dr. Savaş Harmankaya yapmıştır[2][5][6].
2000-2003 yılları arasında çalışmalar Nur Balkan Atlı başkanlığında devam etmiş; 3 yıllık bir aradan sonra ise 2006 yılında Mihriban Özbaşaran ve Güneş Duru tarafından yeni amaçlar ve yöntemler ile farklı ülkelerden uzmanların da katılımıyla disiplinlerarası araştırmaları kapsayan ikinci dönem kazı ve araştırma çalışmaları başlatılmıştır.
MÖ 9. Bin Yıl: İlk Aşıklılılar
Aşıklı Höyük’te ilk yerleşiklik, MÖ 9. bin yılda toprağa yarı-gömük, oval biçimli, kerpiç duvarlı kulübe benzeri binalarda barınan ve aynı zamanda saz örgü kulübeler de kullanan, besin ekonomisi koyun, keçi, sığır, kızıl geyik, tavşan, balık ağırlıklı olmak üzere yabani hayvan avı, hem yabani hem de kültüre alınmış tahıl ve baklagillerin hasadı ve ot, yemiş ve meyve toplayıcılığı ile karakterize olan, ölülerini hocker pozisyonunda (cenin pozisyonu, ana karnındaki pozisyon) binaların tabanlarına açılan çukurlara gömen ilk Aşıklılılar ile temsil edilmektedir[1][2][3].
Oval biçimli kerpiç binalarda yapı içi öğeler ateş yerleri, direk yerleri, kimileri çatıyı taşıyan direklere ait irili ufaklı çukurlar ve sekilerden oluşur. Öğütme taşları da yapı içi buluntulardandır. Tabanları sıvalı söz konusu yapılarda taban sıvasının kesilerek açıldığı mezar çukurları da mevcuttur. Ölüler yukarıda belirtildiği gibi hocker pozisyonunda gömülmektedir ve kimi çukurlarda iskeletler ile birlikte buluntular da mevcuttur.
MÖ 9. bin yıl yerleşmesinde toprağa yarı-gömük, oval biçimli kerpiç kulübeler, kullanımları bittikten sonra çöplük olarak kullanılmışlardır.
Aşıklılılar’ın ilk yerleşiklik süreçlerinden itibaren yerleşmenin sonuna dek öne çıkan en önemli unsurlardan biri, “süreklilik” olgusudur[1]. MÖ 9. bin yılda bu durumu, yapı için açılan çukurun kullanımı devam ederken gerçekleştirilen duvar ve taban yenilemelerinden yani aynı alanda bina yapım ve kullanımının süreklilik içererek devam etmesinden ve de benzer şekilde ateş yerlerinin de süreklilik içerir şekilde aynı noktada konumlandırılmasından izleyebilmekteyiz.
MÖ 9. bin yılda günlük yaşam binaların arasında yer alan açık alanlarda geçmekte; pişirme, deri ve post işleme, obsidyen yongalama, kemik ve boynuz işçiliği, sepet ve boncuk yapımı gibi günlük faaliyetler birkaç direk yardımı ile üstü örtülen veya tamamen açık aktivite alanlarında gerçekleştirilmektedir. Açık alanlarda yer alan büyük pişirme çukurları, yine bu alanlarda bulunan hayvan kemikleri, bitki kalıntıları, bızlar çoğunlukta olmak üzere kemik aletler, obsidyen aletler ve yongalama artıkları günlük faaliyetlere dair bulgulardandır[1][2][3].
Yukarıda belirtildiği üzere avcılık ve toplayıcılık temelli besin ekonomisinin yanı sıra, yerleşiklik süreci içerisinde buğday ve arpa tarımı başlar ancak yabani türlerin tüketimi sürmektedir; çok çeşitli türleri içeren yabani hayvan avının yanında ise özellikle dişi koyun ve keçilerin yerleşmede veya yerleşme yakınında tutulmaya başlamasıyla ilk hayvan evcilleştirme uygulamalarından söz edilebilmektedir[7].
MÖ 8. Bin Yıl
MÖ 8. bin yılda Aşıklı sakinleri bitişik planlı, adeta birbirine eklemlenerek çoğalan, çoğunlukla tek veya iki, nadiren ise üç odalı ve girişlerin damdan gerçekleştirildiği dörtgen planlı kerpiç konutlarda yaşamışlardır. Bu konutların oluşturduğu yapı grupları, genellikle dar aralıklarla birbirinden ayrılır. Bu dar aralıkların haricinde ise kimi yapı grupları arasında çöplük ve işlik olarak kullanılmış olan açık alanlar mevcuttur. Sokak veya geçit olarak adlandırılabilecek olan aralıklar, bu çöplüklere açılır. Konutlar, yerleşmenin kuzeyinde yer alır ve yerleşmenin güneyinden çakıllı bir yol ile ayrılır. Yerleşme söz konusu çakıllı yol ile iki ana işlevsel alana bölünmüştür. Çakıllı yolun güneyi “Özel Amaçlı Yapılar Alanı” olarak tanımlanan ve konum, boyut ve plan açısından konutlardan farklılık gösteren iki özel binanın yer aldığı alandır[1][8].
Konutlar, plan, boyut ve yapı içi öğeler bağlamında neredeyse standarttır ve bu standart Aşıklılılar tarafından neredeyse yüzyıllarca korunmuştur. Yapı içi öğeler ocaklar, sekiler, çukurlar ve direk yerlerinden oluşur. Ocaklar genellikle mekanların güneyinde yer almaktadır. Çukurlardan kimileri yine mezar çukurlarıdır ve ölü gömme geleneği mekan içi taban altı hocker pozisyonunda gömütler ile MÖ 9. bin yıldan 8. bin yıla, aynı şekilde devam eder. Taban yenilemeleri ve ocak vb. yapı içi öğelerin konumlandırılması bağlamında süreklilik olgusu MÖ 8. bin yılda da baskındır.
MÖ 8. bin yılda günlük faaliyetlerin örüldüğü yaşam alanı, ortak açık alanlardan dam seviyesine taşınır. Girişlerin de aynı zamanda olasılıkla ahşap merdivenler ile damdan gerçekleştirildiği kerpiç konutlarda dam seviyesinde gerçekleştirilen günlük faaliyetlerin artıkları, faaliyet sonrasında yapı aralarındaki dar aralıklara atılmıştır ve bu sayede Aşıklılıların 8. bin yıl günlük faaliyetlerine dair bulgulara ulaşılabilmektedir[8].
Özel Amaçlı Yapılar
MÖ 8. bin yıl yerleşmesinde Aşıklılılar iki özel işlevli yapı inşa etmişlerdir. Bugün söz konusu yapıların yer aldığı alan, bir korugan altında sergilenmektedir. Konutların olduğu alandan bir çakıllı yol ile ayrılmakta olan “Özel Amaçlı Yapılar Alanı” yerleşmenin güneyinde yer alır. Konut alanındaki yapılardan boyut, plan, malzeme ve iç öğeler açısından oldukça farklı olan iki yapı ile söz konusu alanın, Aşıklı topluluğunun sosyal yaşamları ve inançlarıyla ilintili pratikleri bağlamında ortak kullanım gören bir “komünal alan” olduğu düşünülmektedir[1].
Yapılardan biri kuzey duvarı taşla örülü, iç avlulu ve tabanın bir kısmının iri kerpiç bloklarla döşendiği duvarları sıvalı ve kırmızı boyalı bir yapıdır. Alanın daha güneyinde yer alan bir başka özel amaçlı yapının ise planı kareye yakındır. Kerpiç duvarlı, tabanı defalarca yenilenmiş ve her yenilemede kırmızı, sarı gibi renklere boyanmış olan bu yapı kanal, seki vb. iç öğelere sahiptir[8].
Aşıklı'da İlkler
Aşıklı topluluğu, tahıl tarımının başlangıcı ve hayvanların yerleşmede tutulmaya başlaması gibi insanlık tarihinde önemli dönüşümlerin yanı sıra Anadolu özelinde birçok gelişmenin de ilklerine imza atmıştır diyebiliriz.
Taban ve duvarları kireç sıvalı özel amaçlı bir yapıda görülebileceği üzere, Aşıklılılar kirecin yakılması ve söndürülmesi işlemi olan ilk piroteknoloji uygulamasını gerçekleştirmişlerdir.
Bir diğer ilk, iki farklı mezarda ölülerin boyun ve kollarında bulunan bakır boncuklardır. Bakırı hem sıcakken hem de soğukken işleyerek söz konusu boncukları üreten Aşıklılılar, ilk madencilik faaliyetini de gerçekleştirmişlerdir denilebilir[9][10][11].
Aşıklılılar, ilk cerrahi müdahale ile birlikte de anılırlar. Yaklaşık 20-25 yaşlarında ölmüş olduğu saptanan bir Aşıklı kadınının kafatasında saptanan delik, bilinen ilk trepanasyon uygulamasıdır. Söz konusu müdahale esnasında kadının yaşamakta olduğu, operasyon sonrasında açılan deliğin çevresindeki hücrelerin kendini yenilemeye başladığı tespit edilmiş ve bu tespit kadının ameliyattan sonra bir hafta kadar daha yaşamış olabileceği şeklinde yorumlanmıştır.
Deneysel Tarihöncesi Aşıklı Köyü
Koruma ve sergileme çalışmaları dahilinde, höyüğün girişine yapılan deneysel kerpiç evler, Aşıklı topluluğunun yaşamış olduğu ve arkeolojik kazı çalışmaları ile ortaya çıkarılan MÖ 9. bin yıl ve MÖ 8. bin yıl yapılarının birebir kopyası olarak, tamamen deneysel yöntemler ile inşa edilmişlerdir.
Deneysel Aşıklı Köyü’nde MÖ 9. bin yıl yerleşmesinden bilinen toprağa yarı gömük, oval planlı, kerpiç evler ve MÖ 8. bin yıl yerleşmesinden bilinen dörtgen planlı kerpiç yapılar tüm yapı içi öğeleri ile birlikte görülebilmekte ve gezilebilmektedir. Aynı zamanda MÖ 9. bin yıl yerleşmesinden bilinen saz örgü bir yapı da yine deneysel yöntemlerle inşa edilmiş ve ziyarete açılmıştır.
Deneysel Tarihöncesi Aşıklı Köyü, höyüğün girişinde ziyaretçileri karşılayarak günümüzden 11 bin yıl önce Aşıklı’daki yaşamı somut bir şekilde tanıtır ve ziyaretçileri höyüğe davet eder.
Kaynakça:
1 a b c d e f Özbaşaran, M. 2013: Orta Anadolu'nun Neolitikleşme Sürecinde Aşıklı,Colloquium AnatolicumXII: 1-14.
2 a b c d e Özbaşaran, M. 2011: The Neolithic on the Plateau, S. Steadmann- G. McMahon (eds).The Oxford Handbook of Ancient Anatolia 10.000-323B.C:E.: 99-124. Oxford University Press.
3 a b c Özbaşaran, M. 2012: Aşıklı, M. Özdoğan, N. Başgelen and P. Kuniholm (eds.) The Neolithic in Turkey, New Excavations & New Research. Central Turkey: 135-158. Archaeology & Art Publications, Istanbul.
4 Todd, I. 1966: Aşıklı Hüyük - A Protoneolithic Site in Central Anatolia,Anatolian StudiesXVI: 139-163.
5 Esin, U. - S. Harmankaya 1999: Aşıklı,Neolithic in Turkey, The Cradle of Civilisation(eds. M. Özdoğan-N. Başgelen): 115-132. Arkeoloji ve Sanat, Istanbul.
6 Esin, U. - S. Harmankaya 2007: Aşıklı Höyük,Türkiye’de Neolitik Dönem(eds. M. Özdoğan-N. Başgelen): 255-272. Arkeoloji ve Sanat, Istanbul.
7 Stiner, M. C. et al. 2014: A Forager-Herder Trade-off, from Broad-Spectrum Hunting to Sheep Management at Aşıklı Höyük, Turkey,PNAS111 (23).
8 a b c Özbaşaran, M. 2012: Aşıklı Höyük,http://www.bilimania.com/haber/702/asikli-hoyuk
9 Esin, U. 1999: Copper Objects from the Pre-Pottery Neolithic site of Aşıklı (Kızılkaya Village, Province of Aksaray, Turkey),The Beginnings of Metallurgy( eds. A. Hauptmann, E. Pernicka, T. Rehen, Ü. Yalçın ): 22-30. Bochum.
10 Esin, U. 1995: Early Copper Metallurgy at the Pre-Pottery Site of Aşıklı,Readings in Prehistory, Studies Presented to Halet Çambel: 61-77. Graphis Yayınları, Istanbul.
11 Esin, U. 1993: Copper Beads of Aşıklı,Aspects of Art and Iconography: Anatolia and Its Neighbors. Studies in Honor of Nimet Özgüç: 179-183.
12 a b Özbaşaran, M. – G. Duru – D. Teksöz- S. Omacan 2010: Yaşayan Geçmiş: Aşıklı Höyük,TÜBA Kültür Envanteri Dergisi8: 215-228.
Mimarlık tarihinin önemli gelişim ve dönüşüm süreçleri Aşıklı Höyük’te adım adım izlenebilmektedir. Mimaride saz ve ağaç gibi doğadan doğrudan temin edilebilen organik malzemelerin kullanımı, kerpiç üretimi ve kerpicin çeşitli şekillerde inşa malzemesi olarak tercih edilmesi, oval planlı kulübelerden dörtgen planlı konutlara geçiş ve yerleşme düzeninde dönüşüm gibi Yakın Doğu Neolitik Çağ mimarisini karakterize eden önemli dönüm noktaları ve değişim süreçleri Orta Anadolu Neolitiği bağlamında Aşıklı Höyük’te bin yıllık kesintisiz bir iskan sürecine paralel olarak takip edilebilmektedir.
Konum ve Çevre
Aşıklı Höyük, Orta Anadolu’nun Volkanik Kapadokya bölgesinde bulunan bir höyük yerleşmesidir. Aksaray il merkezinin 25 km doğusunda Kızılkaya Köyü’nde, Melendiz Çayı’nın kenarında yer almaktadır.
Yaklaşık 4 hektar büyüklüğünde bir alanı kaplayan Aşıklı Höyük deniz seviyesinden 1119.45 metre yüksekliktedir. Höyüğün özellikle batısı Melendiz Çayı’nın sık sık yatak değiştirmesi nedeniyle aşınmıştır.
Yerleşmenin yer aldığı Volkanik Kapadokya Bölgesi ve Melendiz Vadisi, içerdiği farklı ekolojik nişler, su kaynakları, fauna ve florada çeşitlilik ve hammadde kaynakları açısından oldukça verimli bir bölgedir. Aşıklı Höyük, güneyinde Hasandağ ve Melendiz Dağ silsilesinin çevrelediği bir çanak içinde volkanik kayaçlar, tüflü araziler ile tanımlı bir bölgede yer alır. Bugün Karasal iklimin hakim olduğu bölgede ekonomi bağcılık, şarapçılık, buğday tarımı ve hayvan besiciliğine dayanır.
Kazı Tarihçesi
İlk kez 1963 yılında Hititolog Edmund Gordon tarafından saptanan Aşıklı Höyük’te ilk kapsamlı çalışma 1964-65’te Ian Todd[4] tarafından gerçekleştirilen yüzey toplaması, kesit çalışması ve tarihlendirme çalışmalarıdır. Höyüğün yamaçlarından topladığı karbon örnekleri ile Ian Todd Aşıklı Höyük’teki yerleşimi günümüzden 9 veya 10 bin yıl öncesine tarihlemiştir[2].
Aşıklı Höyük’teki ilk arkeolojik kazı çalışmaları, 1989 yılında, Mamasun Barajı’nın su düzeyinin yükseltilmesine karar verilmesi dolayısıyla höyüğün olasılıkla su altında kalacağının anlaşılması üzerine İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı tarafından başlatılmıştır. Söz konusu kurtarma kazıları Ufuk Esin başkanlığında gerçekleştirilmiş, ikinci başkanlığı ise Dr. Savaş Harmankaya yapmıştır[2][5][6].
2000-2003 yılları arasında çalışmalar Nur Balkan Atlı başkanlığında devam etmiş; 3 yıllık bir aradan sonra ise 2006 yılında Mihriban Özbaşaran ve Güneş Duru tarafından yeni amaçlar ve yöntemler ile farklı ülkelerden uzmanların da katılımıyla disiplinlerarası araştırmaları kapsayan ikinci dönem kazı ve araştırma çalışmaları başlatılmıştır.
MÖ 9. Bin Yıl: İlk Aşıklılılar
Aşıklı Höyük’te ilk yerleşiklik, MÖ 9. bin yılda toprağa yarı-gömük, oval biçimli, kerpiç duvarlı kulübe benzeri binalarda barınan ve aynı zamanda saz örgü kulübeler de kullanan, besin ekonomisi koyun, keçi, sığır, kızıl geyik, tavşan, balık ağırlıklı olmak üzere yabani hayvan avı, hem yabani hem de kültüre alınmış tahıl ve baklagillerin hasadı ve ot, yemiş ve meyve toplayıcılığı ile karakterize olan, ölülerini hocker pozisyonunda (cenin pozisyonu, ana karnındaki pozisyon) binaların tabanlarına açılan çukurlara gömen ilk Aşıklılılar ile temsil edilmektedir[1][2][3].
Oval biçimli kerpiç binalarda yapı içi öğeler ateş yerleri, direk yerleri, kimileri çatıyı taşıyan direklere ait irili ufaklı çukurlar ve sekilerden oluşur. Öğütme taşları da yapı içi buluntulardandır. Tabanları sıvalı söz konusu yapılarda taban sıvasının kesilerek açıldığı mezar çukurları da mevcuttur. Ölüler yukarıda belirtildiği gibi hocker pozisyonunda gömülmektedir ve kimi çukurlarda iskeletler ile birlikte buluntular da mevcuttur.
MÖ 9. bin yıl yerleşmesinde toprağa yarı-gömük, oval biçimli kerpiç kulübeler, kullanımları bittikten sonra çöplük olarak kullanılmışlardır.
Aşıklılılar’ın ilk yerleşiklik süreçlerinden itibaren yerleşmenin sonuna dek öne çıkan en önemli unsurlardan biri, “süreklilik” olgusudur[1]. MÖ 9. bin yılda bu durumu, yapı için açılan çukurun kullanımı devam ederken gerçekleştirilen duvar ve taban yenilemelerinden yani aynı alanda bina yapım ve kullanımının süreklilik içererek devam etmesinden ve de benzer şekilde ateş yerlerinin de süreklilik içerir şekilde aynı noktada konumlandırılmasından izleyebilmekteyiz.
MÖ 9. bin yılda günlük yaşam binaların arasında yer alan açık alanlarda geçmekte; pişirme, deri ve post işleme, obsidyen yongalama, kemik ve boynuz işçiliği, sepet ve boncuk yapımı gibi günlük faaliyetler birkaç direk yardımı ile üstü örtülen veya tamamen açık aktivite alanlarında gerçekleştirilmektedir. Açık alanlarda yer alan büyük pişirme çukurları, yine bu alanlarda bulunan hayvan kemikleri, bitki kalıntıları, bızlar çoğunlukta olmak üzere kemik aletler, obsidyen aletler ve yongalama artıkları günlük faaliyetlere dair bulgulardandır[1][2][3].
Yukarıda belirtildiği üzere avcılık ve toplayıcılık temelli besin ekonomisinin yanı sıra, yerleşiklik süreci içerisinde buğday ve arpa tarımı başlar ancak yabani türlerin tüketimi sürmektedir; çok çeşitli türleri içeren yabani hayvan avının yanında ise özellikle dişi koyun ve keçilerin yerleşmede veya yerleşme yakınında tutulmaya başlamasıyla ilk hayvan evcilleştirme uygulamalarından söz edilebilmektedir[7].
MÖ 8. Bin Yıl
MÖ 8. bin yılda Aşıklı sakinleri bitişik planlı, adeta birbirine eklemlenerek çoğalan, çoğunlukla tek veya iki, nadiren ise üç odalı ve girişlerin damdan gerçekleştirildiği dörtgen planlı kerpiç konutlarda yaşamışlardır. Bu konutların oluşturduğu yapı grupları, genellikle dar aralıklarla birbirinden ayrılır. Bu dar aralıkların haricinde ise kimi yapı grupları arasında çöplük ve işlik olarak kullanılmış olan açık alanlar mevcuttur. Sokak veya geçit olarak adlandırılabilecek olan aralıklar, bu çöplüklere açılır. Konutlar, yerleşmenin kuzeyinde yer alır ve yerleşmenin güneyinden çakıllı bir yol ile ayrılır. Yerleşme söz konusu çakıllı yol ile iki ana işlevsel alana bölünmüştür. Çakıllı yolun güneyi “Özel Amaçlı Yapılar Alanı” olarak tanımlanan ve konum, boyut ve plan açısından konutlardan farklılık gösteren iki özel binanın yer aldığı alandır[1][8].
Konutlar, plan, boyut ve yapı içi öğeler bağlamında neredeyse standarttır ve bu standart Aşıklılılar tarafından neredeyse yüzyıllarca korunmuştur. Yapı içi öğeler ocaklar, sekiler, çukurlar ve direk yerlerinden oluşur. Ocaklar genellikle mekanların güneyinde yer almaktadır. Çukurlardan kimileri yine mezar çukurlarıdır ve ölü gömme geleneği mekan içi taban altı hocker pozisyonunda gömütler ile MÖ 9. bin yıldan 8. bin yıla, aynı şekilde devam eder. Taban yenilemeleri ve ocak vb. yapı içi öğelerin konumlandırılması bağlamında süreklilik olgusu MÖ 8. bin yılda da baskındır.
MÖ 8. bin yılda günlük faaliyetlerin örüldüğü yaşam alanı, ortak açık alanlardan dam seviyesine taşınır. Girişlerin de aynı zamanda olasılıkla ahşap merdivenler ile damdan gerçekleştirildiği kerpiç konutlarda dam seviyesinde gerçekleştirilen günlük faaliyetlerin artıkları, faaliyet sonrasında yapı aralarındaki dar aralıklara atılmıştır ve bu sayede Aşıklılıların 8. bin yıl günlük faaliyetlerine dair bulgulara ulaşılabilmektedir[8].
Özel Amaçlı Yapılar
MÖ 8. bin yıl yerleşmesinde Aşıklılılar iki özel işlevli yapı inşa etmişlerdir. Bugün söz konusu yapıların yer aldığı alan, bir korugan altında sergilenmektedir. Konutların olduğu alandan bir çakıllı yol ile ayrılmakta olan “Özel Amaçlı Yapılar Alanı” yerleşmenin güneyinde yer alır. Konut alanındaki yapılardan boyut, plan, malzeme ve iç öğeler açısından oldukça farklı olan iki yapı ile söz konusu alanın, Aşıklı topluluğunun sosyal yaşamları ve inançlarıyla ilintili pratikleri bağlamında ortak kullanım gören bir “komünal alan” olduğu düşünülmektedir[1].
Yapılardan biri kuzey duvarı taşla örülü, iç avlulu ve tabanın bir kısmının iri kerpiç bloklarla döşendiği duvarları sıvalı ve kırmızı boyalı bir yapıdır. Alanın daha güneyinde yer alan bir başka özel amaçlı yapının ise planı kareye yakındır. Kerpiç duvarlı, tabanı defalarca yenilenmiş ve her yenilemede kırmızı, sarı gibi renklere boyanmış olan bu yapı kanal, seki vb. iç öğelere sahiptir[8].
Aşıklı'da İlkler
Aşıklı topluluğu, tahıl tarımının başlangıcı ve hayvanların yerleşmede tutulmaya başlaması gibi insanlık tarihinde önemli dönüşümlerin yanı sıra Anadolu özelinde birçok gelişmenin de ilklerine imza atmıştır diyebiliriz.
Taban ve duvarları kireç sıvalı özel amaçlı bir yapıda görülebileceği üzere, Aşıklılılar kirecin yakılması ve söndürülmesi işlemi olan ilk piroteknoloji uygulamasını gerçekleştirmişlerdir.
Bir diğer ilk, iki farklı mezarda ölülerin boyun ve kollarında bulunan bakır boncuklardır. Bakırı hem sıcakken hem de soğukken işleyerek söz konusu boncukları üreten Aşıklılılar, ilk madencilik faaliyetini de gerçekleştirmişlerdir denilebilir[9][10][11].
Aşıklılılar, ilk cerrahi müdahale ile birlikte de anılırlar. Yaklaşık 20-25 yaşlarında ölmüş olduğu saptanan bir Aşıklı kadınının kafatasında saptanan delik, bilinen ilk trepanasyon uygulamasıdır. Söz konusu müdahale esnasında kadının yaşamakta olduğu, operasyon sonrasında açılan deliğin çevresindeki hücrelerin kendini yenilemeye başladığı tespit edilmiş ve bu tespit kadının ameliyattan sonra bir hafta kadar daha yaşamış olabileceği şeklinde yorumlanmıştır.
Deneysel Tarihöncesi Aşıklı Köyü
Koruma ve sergileme çalışmaları dahilinde, höyüğün girişine yapılan deneysel kerpiç evler, Aşıklı topluluğunun yaşamış olduğu ve arkeolojik kazı çalışmaları ile ortaya çıkarılan MÖ 9. bin yıl ve MÖ 8. bin yıl yapılarının birebir kopyası olarak, tamamen deneysel yöntemler ile inşa edilmişlerdir.
Deneysel Aşıklı Köyü’nde MÖ 9. bin yıl yerleşmesinden bilinen toprağa yarı gömük, oval planlı, kerpiç evler ve MÖ 8. bin yıl yerleşmesinden bilinen dörtgen planlı kerpiç yapılar tüm yapı içi öğeleri ile birlikte görülebilmekte ve gezilebilmektedir. Aynı zamanda MÖ 9. bin yıl yerleşmesinden bilinen saz örgü bir yapı da yine deneysel yöntemlerle inşa edilmiş ve ziyarete açılmıştır.
Deneysel Tarihöncesi Aşıklı Köyü, höyüğün girişinde ziyaretçileri karşılayarak günümüzden 11 bin yıl önce Aşıklı’daki yaşamı somut bir şekilde tanıtır ve ziyaretçileri höyüğe davet eder.
Kaynakça:
1 a b c d e f Özbaşaran, M. 2013: Orta Anadolu'nun Neolitikleşme Sürecinde Aşıklı,Colloquium AnatolicumXII: 1-14.
2 a b c d e Özbaşaran, M. 2011: The Neolithic on the Plateau, S. Steadmann- G. McMahon (eds).The Oxford Handbook of Ancient Anatolia 10.000-323B.C:E.: 99-124. Oxford University Press.
3 a b c Özbaşaran, M. 2012: Aşıklı, M. Özdoğan, N. Başgelen and P. Kuniholm (eds.) The Neolithic in Turkey, New Excavations & New Research. Central Turkey: 135-158. Archaeology & Art Publications, Istanbul.
4 Todd, I. 1966: Aşıklı Hüyük - A Protoneolithic Site in Central Anatolia,Anatolian StudiesXVI: 139-163.
5 Esin, U. - S. Harmankaya 1999: Aşıklı,Neolithic in Turkey, The Cradle of Civilisation(eds. M. Özdoğan-N. Başgelen): 115-132. Arkeoloji ve Sanat, Istanbul.
6 Esin, U. - S. Harmankaya 2007: Aşıklı Höyük,Türkiye’de Neolitik Dönem(eds. M. Özdoğan-N. Başgelen): 255-272. Arkeoloji ve Sanat, Istanbul.
7 Stiner, M. C. et al. 2014: A Forager-Herder Trade-off, from Broad-Spectrum Hunting to Sheep Management at Aşıklı Höyük, Turkey,PNAS111 (23).
8 a b c Özbaşaran, M. 2012: Aşıklı Höyük,http://www.bilimania.com/haber/702/asikli-hoyuk
9 Esin, U. 1999: Copper Objects from the Pre-Pottery Neolithic site of Aşıklı (Kızılkaya Village, Province of Aksaray, Turkey),The Beginnings of Metallurgy( eds. A. Hauptmann, E. Pernicka, T. Rehen, Ü. Yalçın ): 22-30. Bochum.
10 Esin, U. 1995: Early Copper Metallurgy at the Pre-Pottery Site of Aşıklı,Readings in Prehistory, Studies Presented to Halet Çambel: 61-77. Graphis Yayınları, Istanbul.
11 Esin, U. 1993: Copper Beads of Aşıklı,Aspects of Art and Iconography: Anatolia and Its Neighbors. Studies in Honor of Nimet Özgüç: 179-183.
12 a b Özbaşaran, M. – G. Duru – D. Teksöz- S. Omacan 2010: Yaşayan Geçmiş: Aşıklı Höyük,TÜBA Kültür Envanteri Dergisi8: 215-228.
Yorumlar
Yorum Gönder