Pisidia Antiokheia Antik Kenti - Isparta / Yalvaç

Antiokheia, Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerinin kesiştiği Göller Yöresi’ nde, Isparta iline bağlı Yalvaç ilçesinin yaklaşık 1 km. kuzeydoğusunda bulunmaktadır. En yüksek noktasında 1236 m. yüksekliğe ulaşan bir tepenin üzerine kurulu olan kentin kuzeyinde, güneybatı yönünde Gelendost ilçesini geçerek Eğirdir Gölü’ne ulaşan Anthius çayı akmaktadır.

Kent akropolisi (yukarı şehir, yöneticilerin ve zenginlerin oturduğu, kamuya ait binaların bulunduğu surlarla çevirili alan) surlarla çevrili olan alanda 46 hektarlık bir arazi üzerinde kuruludur. Yerleşmenin teritoriumu (Bir kentin sahip olduğu topraklar) güneydoğudaki tepe üzerinde kurulu olan Men Askaenos kutsal alanındaki Men Tapınağı’ndan izlenebilmektedir. Kentin antik çağdaki teritoriumu yaklaşık olarak 540 mil kare olarak hesaplanmıştır. Roma çağında nüfusun yaklaşık 70.000 kişi olduğu tahmin edilmektedir.

Kentin tarihini yazan tüm araştırmacılar tarafından, kentin İ.Ö.3. yüzyılda Helenistik krallıklardan Seleukios hanedanı tarafından kurulmuş olduğunu söylemek gelenek haline gelmiştir. Oysa kentin tarihini Pisidia tarihinden ayrı olarak incelemek olanaksızdır. Bu bölgede yapılan araştırmalar, yerleşime uygun olan bölgenin Paleolotik dönemden bu yana sürekli iskân edilmiş olduğunu göstermektedir. Yalvaç ve çevresinde Robinson yönetimindeki Michigan Üniversitesi ekibiyle 1924 yılında başlayan ve günümüze dek sürdürülen kazı ve yüzey araştırmalarında, çevre köylerdeki yirmiye yakın höyükte, İ.Ö. 3000 yıllarına dek inen İlk Tunç Çağı yerleşimleri bulunmuştur.

Büyük İskender’in ölümünü takiben, Anadolu topraklarını paylaşım kavgasına giren generalleri arasında uzun süren savaşlar sonucunda, Pisidia bölgesi Seleukios Hanedanı kurucusu I. Nikator’ un eline geçmişti. Helenistik dönemin karakteristik özelliği olarak fethedilen yerler Helenleştirildiğinden, bölgedeki yerli halk üzerinde egemenliği sağlamlaştırma düşüncesiyle, stratejik öneme sahip yerlerde, genellikle akropoller üzerinde tahkimli kentler kurulmuştur. I. Nikator yaklaşık 60 kadar şehir kurdurmuş ve bunlardan 16 tanesine babasının ve oğlunun ismi olan Antiokhos’ tan dolayı Antiokheia adını vermiştir.

Bu arada, Anadolu’ nun paylaşımı savaşı sürmektedir ve Avrupa’dan kopup gelen Galatlar da bu kavganın içinde yer almaktadırlar. Uzun süren savaşlarda bazen taraf değiştirmekte olan Galatları birbiriyle çıkar çatışmalarına girmiş olan Helenistik krallıklar bir türlü Anadolu’nun iç bölgelerinden atamamışlardır. Seleukos I Nikator’ un oğlu olan Antiokhos I de (İ.Ö. 281-261) sürekli Galatlar’ la savaşmış, vahşi, savaşçı ancak hiç fil görmemiş Galatları ordusundaki filler yardımıyla Toroslar’ da sıkıştırarak İ.Ö. 270 yıllarında yenmiştir.

Antiokheia’ nın tüm bu karışıklık arasında, daha önce mevcut olan bir yerleşimin tahkimiyle, Pisidia ve Frigya bölgelerinin sınırında bulunmasından dolayı Galat akınlarını kontrol eden bir ileri karakol olarak I. Antiokhos tarafından kurulmuş olabileceği en mantıklı yaklaşım olarak görülmektedir.

Dolayısıyla izleri bugüne dek ulaşan Antiokheia’ nın kuruluşu İ.Ö. 275 yılını işaret etmektedir. Fakat kentin kuzeydoğusunda bulunan Men Kutsal Alanı buluntularının İ.Ö. IV. yüzyıla dek ulaşmış olması, bölgede öncül bir klasik kültürün bulunduğunu kanıtlamaktadır.

İ.Ö. II. yüzyıldan itibaren, Avrupa’nın en güçlü devleti haline gelmiş olan ve doğuya doğru yayılma politikası izleyen Romalılar, Anadolu’da sürmekte olan paylaşım kavgasına katılarak, Makedonya’dan başlattıkları işgal hareketiyle Trakya, Çanakkale Boğazı, Magnesia ve Pisidia üzerinden Frigya’ ya dek ulaşmışlardır. Galatları da sindiren Romalılar, İ.Ö. 188 yılında Apameia (Dinar)’da imzalanan bir anlaşmayla III. Antiokhos’ tan aldıkları Pisidia topraklarını müttefikleri olan Bergama Krallığı’ na bırakmışlardır ve böylece bölgede güçlenmiş olan Bergama Krallığı egemen olmuştur. İ.Ö. 133 yılında ölen son Bergama Kralı III. Attalos’ un bıraktığı bir vasiyetnameyle de, Bergama Krallığı egemenliği altındaki tüm topraklar ile birlikte Pisidia da Roma egemenliğine girmiştir.

Bu tarihten sonra bölgede Roma egemenliği başlar. 6. 7. yy. la kadar devam eden Roma egemenliği bu tarihlerde başlayan arap akınları ile zayıflar. Bu otorite boşluğundan faydalanan Selçuklu Türkleri 12. yy. da Miryekefalon savaşı sonrasında bölgeyi ele geçirir ve o tarihten sonra (1176) bölgede Türk egemenliği başlar.

Antiokheia’ nın Keşfi:

1822 - 1834 yılları arasında İzmir’de papaz olarak görev yapan İngiliz Arundel, Antiokheia’ da ilk detaylı araştırmayı yapan ve kenti tanımlayan kişidir. Arundel 1826 yılında Anadolu’nun “Yedi Kiliseler ine yaptığı yolculuğun notlarını 1828’de yayınlamıştır.

1911’de Mr. Ramsay ve ekibi Antiokheia’ da kamp kurmuş ve araştırmalara başlamışlardır. Ve ertesi yıl Princeton Üniversitesi’nin desteğiyle Antiokheia’ da ilk kazı çalışmaları Ramsay önderliğinde başlatılır. 1914’e dek aralıklarla sürdürülen çalışmalarda, kent ve çevresinde önemli yapılar ortaya çıkarılmış, 1914’ te arkeolojinin heyecan verici buluntularından olan “Res Gestae Divi Augusti nin ilk fragmanları Augustus Kutsal Alanı önünde yapılan kazıda ele geçmiştir.

I. Dünya Savaşı’nın ara verdirdiği çalışmalar, savaş sonrasında 1923’te Michigan Üniversitesi’ nden Robinson’ un çabalarıyla yeniden başlatılmıştır. 1924’te D. M. Robinson başkanlığında kazılara başlayan kendi çabalarıyla yürüttüğü kazılardan 1927 de sona erer ve 1950’lere dek araştırmalar durur. Bu duraklama sürecinde kazılar sırasında ortaya çıkarılan mimari parçaların birçoğu modern Yalvaç’ın inşasında kullanılır ve Yalvaç Müzesi’nin kurulmaya başlandığı 1960 başlarında Antiokheia yeniden toprağa gömülmüştür.

Kentte 1985 – 1995 yılları arasında, o dönem müze müdürlüğü görevinde bulunan, Mehmet TAŞLIALAN tarafından kazı çalışmları yapılmıştır.

Son olarak, 2008 yılından veri SDÜ Arkeoloji bölümü başkalığında kazı çalışmları devam etmektedir.

Kaynak: ispartakulturturizm.gov.tr

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gaziura antik kenti - Tokat, Turhal

Kastabara antik kenti - Fethiye, Muğla

Likya Uygarlığı Antik Kentleri - Antalya & Muğla