Pınara Antik Kenti - Muğla

Pinara (Likyaca: 𐊓𐊆𐊍𐊍𐊁𐊑𐊏𐊆 Pilleñni; Yunanca: τὰ Πίναρα, eskiden Artymnesus veya Artymnesos). Fethiye yakınlarındaki Likya antik kenti.

Fethiye'ye 45 km mesafede Minare Köyü yakınında bulunmaktadır. Likya dilinde Pinale veya Pinara "yuvarlak" anlamına gelmektedir.

Truva Savaşı'nda Truvalıların müttefikleri arasında yer aldığı İlyada'da belirtilen Pandarus anısına Pinara'da bir kült geleneği yerleşmişti. Bu da Pandarus'un Pinara'nın yerlisi olduğu sonucuna varılmasına neden oluştur. Ayrıca, mitolojiye göre Xanthos'un nüfusu çok artınca yaşlılardan bir grup kentten ayrılarak Kragos Dağı'nın (Babadağ) eteklerinde yuvarlak bir tepe üzerinde Pinara kentini kurmuşlardır.

Pinara Lykia birliği kentleri arasında 3 oya sahip olanlardan biridir. Bu da kentin döneminde önemli bir konuma sahip olduğunu göstermek, kalıntılar da bu görüşü doğrulamaktadır. Ancak Pinara ile ilgili tarihi ve epigrafik kayıtlar son derece azdır. Birkaç büyük deprem geçirmiş olan kent MS 8. yüzyıldan sonra önemini bütünüyle yitirmiştir.

Kentten günümüze ancak kaya mezarları ve lahit mezarlar ile sur duvarları, hamam, tiyatro, agora, odeon gibi yapıların kalıntıları ulaşmıştır.

Antik yazar Stephanus, Byzantion Menekrotes’ten alıntı yaparak “Xanthos’un nüfusu çok artınca yaşlılardan bir gurup Kragos dağının yüksek olan tepesinde bir kent kurup adına da yuvarlak anlamına gelen PINARA ismini verdiler.” diyerek kentin kuruluşunu anlatmaktadır. Kentin erken döneme ait kalıntıların bulunduğu yukarı akropolün gerçekten yuvarlak bir şekilde olması bu mitolojiye gerçeklik payı kazandırmaktadır. Kentin ismi Likçe kitabelerde Pinale olarak okunmaktadır. Günümüzde ise antik kentin yakınında bulunan köyün ismi Pınara’yı çağrıştırır bir değişimle Minare olarak yaşamaktadır. Strabon Artemidoros’dan alıntı yaparak, Likya Birliği Meclisinde üç oy hakkına sahip altı kentten birinin Pınara olduğunu bildirmektedir. Antik kente yaklaşıldığında yukarı akropolün sarp olan doğu yamacında bir dantele gibi oyulmuş yüzlerce kaya mezarı dikkati çeker. Yukarı akropol kısa sürede yetersiz kalınca ulaşımın daha kolay sağlandığı aşağı akropol yerleşime açılmıştır. Aşağı akropol’ün yamaçları geçit vermeyecek şekilde dik olmasına karşın gerek terasın oluşturulması, gerekse tahkimat açısından sur duvarı ile desteklenmiştir.

Surun güneyindeki kapıdan geçerek kenti dolaştığımızda arkasını yamaca dayamış Odeon ve önündeki düz alanda agora kentin odağını oluşturmaktadır. Aşağı akropolün alt kesimindeki su kaynağı çevresinde kentin antik çağda geçirdiği depremler ile büyük oranda tahrip olmuş pilyeli mezarlar ve kayalara oyulmuş pek çok mezar dikkati çeker. Buradaki kaya mezarlarının büyük çoğunluğu ev tipli olup içlerinden birisi alınlığındaki ve ante duvarı içindeki kabartmalar nedeniyle önemlidir. Bu kabartmalarda surlarla çevrili bir kent izlenmektedir. Bu nedenle mezarın kabartmadaki kentin (Pınara) prensine ait olması gerektiği düşüncesinin hasıl olmasına neden olmaktadır. Aşağı akropolün doğu yamacında sur duvarlarının dışında plan ve konum açısından Likya bölgesinin pek çok kentlerinde benzerlerine rastladığımız Roma dönemine ait bir hamam kalıntısı bulunmaktadır. Kentte sur dışında bulunan ikinci yapı akropol ve hamamın karşısında yer alan arkasını doğal yamaca dayamış tiyatrodur. Plan ve konum itibariyle Helenistik dönem özelliklerini yansıtmaktadır.

Kaynak;
kulturportali.gov.tr
Wikipedia

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gaziura antik kenti - Tokat, Turhal

Kastabara antik kenti - Fethiye, Muğla

Likya Uygarlığı Antik Kentleri - Antalya & Muğla