Hydai antik kenti - Muğla, Milas, Damlıboğaz köyü
Damlıboğaz / Hydai, Muğla İl merkezinin batısında, Milas İlçesi'nin 6 km batı-güneybatısında, Hydai (Grekçe su[2]) antik kentinde yer alan bir düz yerleşmedir. Güllük Körfezi'ne açılan Sarıçay (antik dönemdeki adı Kybersos) Vadisi'ndeki Damlıboğaz Köyü'nün hemen yakınındadır.[3] Hydai antik kentinin MÖ 478 yılında kurulduğu, ancak Sarıçay'ın yatağının değişmesi üzerine ortaya çıkan mezarlıktaki buluntulara göre yerleşmede iskanın MÖ 3. binyıla kadar geri gittiği anlaşılmaktadır.[4] Kent sarp ve kayalık bir tepenin zirvesinde kurulmuştur. Attik Delos Birliği'ne Kydae adıyla üye olduğu bilinmektedir.[5]
Kazılar
Yerleşmede 2000 yılında Milas Müzesi'nin başkanlığında Muğla Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü ile işbirliği içinde kurtarma kazıları başlatılmıştır.[3] Halen Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı'nca, Karia Bölgesi Kültür Envanterinin Çıkarılması ve Karia Dip Tarihi projeleri çerçevesinde yüzey araştırmaları ve kazı yapılmaktadır.[6]
Buluntular
Yerleşme 1970 yılından beri kaçak kazılarla yağmalanmakta olup çıkarılan çanak çömleğin tüme yakın kısmı tek bir alıcı tarafından toplanmıştır. Bu sayede dağılmadan toplanabilen bu koleksiyon 2001 yılında Sadret Hanım Müzesi tarafından satın alınmıştır.[4] Halen müzelerde ve özel koleksiyonda bulunan Damlıboğaz buluntusu çanak çömlekler, dünyanın en zengin koleksiyonlarından biri olarak kabul edilmektedir.[7] MÖ 3. binyıla tarihlenen koleksiyonda gaga ağızlı testiler, kulplu çömlek ve iki kulplu tankartlar bulunmaktadır.[4]
Günümüzde Damlıboğaz Köyü'nün yaslandığı 150 – 160 metre yükseklikteki Kale Tepesi, Hydai'nin akropolisidir. Akropolisi saran, halka sur tarzındaki sur kuru duvar tekniği kullanılarak, toplama taşların yüzeyleri düzeltilmeden ve 3,3 – 3,5 metre kalınlıkta yapılmıştır. Sur boyunca, bir kule olduğunu işaret eden herhangi bir kanıt yoktur. Sub - Geometrik Dönem çanak çömleğine dayanılarak MÖ 7. yüzyılda inşa edildiği ileri sürülmektedir. Surların iç kısmında anakayaya oyulmuş, gömüt ve işlik olduğu düşünülen kaya döşemeleri dışında fazla bir kalıntı günümüze kalmamıştır.[5]
Kentte, Apollon ve Artemis'e, "atadan kalma tanırlar" (ya da ataların tanrıları "προγονικοι φεοι") olarak tapınılmıştır.[5][8] Bu iki tanrı adına akropolisde inşa edilen tapınak bu özelliğiyle Olympos'taki tapınağa benzemektedir. Etrafı duvarla çevrili olup giriş güneydoğudan verilmiştir.[5]
Hydai'nin, MÖ 2. yüzyıldan itibaren sikke basmaya başladığı bilinmektedir.[5] Hydai sikkeleri, önyüzde karşılıklı iki, arka yüze tek olarak betimlenmiş boğa protomesi ile ayırt edilirler.[9]
Kaçak kazılarla tahrip olan[2] Mezar 1 olarak adlandırılan oygu-oda tarzı mezarda, girişin ardından gelen 1 metre genişlikte bir koridor, koridorun her iki yanında platformlar ve platformların üzerinde kayrak taşından ölü yatakları bulunmaktadır. Bunlar yan yana konulmuş üç taştan oluşmaktadır. Koridorun bitimindeki oda 7,5 x 5,2 x 5,5 metre boyutlarındadır. Oda içinde 20 gömü bulunmaktadır. Farklı dönemlerde ölülerin yatırılış biçiminin farklı olduğu görülmektedir.[5] Bir kısım gömü, yüzü koridora gelecek şekilde, bir kısmı da tersine duvar tarafına gelecek şekilde yatırılmıştır.[10] Gömütlerde az sayıda Geç Geometrik Dönem çanak çömleği yanı sıra bir kadeh ve bronz bir fibula bulunmuştur.[5]
Mezar 1'in beş metre uzağındaki Mezar 2 doğu-batı doğrultudadır. Yapı olarak Mezar 1'le benzer özellikleri gösterir. Güneydeki platform üzerinde pişmiş topraktan bir lahit yer almaktadır.[5] Bir tekne ve üzerine yerleşik kapaktan oluşmaktadır. Boyutları 0,63 x 0,48 metredir.[11] Dipteki oda 8 x 5,5 metre boyutlarındadır ve kayaya oyulmuştur. Gömüt armağanı olarak bronz fibulalar, mızrak ucu, ok uçları ve eğri uçlu bıçaklar ile krater tipinde büyük hacimli kaplar, kadehler bulunmuştur. Kadehlerle içecek bırakıldığı, büyük kaplara ise, yeni gömülere yer açmak üzere eskilerin kemikleri konduğu düşünülmektedir. Bu malzemenin incelenmesi, en eskisinin Geç Geometrik Dönem'e ait olduğunu göstermiştir.[5]
Bugünkü köyün kuzeyinde, kaçak kazılarla tahrip edilmiş kesimde bir pithos nekropolünün olduğu anlaşılmaktadır. Burada ele geçen gömüt armağanı çanak çömlekten yapılan tarihleme Arkaik Dönem ve Geometrik Dönem'dir.[12] Tapınağın güneybatısında ise, bazılarının Helenistik Dönem'e ait olduğu anlaşılan birkaç basit kaya mezar vardır.[5]
Değerlendirme ve tarihlendirme
Iasos ve Damlıboğaz'ın bölgedeki Erken Tunç Çağı güçlü yerleşmelerinden olduğu kesin olarak kabul edilmektedir. Ele geçen çanak çömlek buluntularının malzeme, yapım tekniği, bezeme biçimleri ve formları yönünden incelenmesi sonucunda benzerlerinin Batı Anadolu'nun Beycesultan, Iasos, Aphrodisias, Karataş - Semayük, Efes, Karahisar, Limantepe, Bakla Tepe, Troya, Yortan – Gelenbe mezarlık alanı, Babaköy mezarlık alanı, Manisa – Akhisar bölgesi yerleşmeleri, Kusura, Bozüyük, Küllüoba ve Küçük Höyük gibi yerleşmelerin Erken Tunç Çağı tabakalarında ve Kiklad Adaları'nda görüldüğü belirtilmektedir.[4] Bu bağlamda Damlıboğaz çanak çömlek buluntuları, Güneybatı Anadolu kültürünün diğer kültürlerle olan etkileşimini göstermesi yönünden önem taşımaktadır.[13]
Damlıboğaz'da Erken Tunç Çağı nekropolü, Geometrik Dönem ve Arkaik Dönem nekropolü ve sivil yerleşme olduğu tespit edilmiştir. Köyün güneyindeki kazılarda Geç Geometrik Dönem'den MÖ 4. yüzyıla kadar devam eden mimari kalıntılara ulaşılmıştır.[3]
KaynakçaWikipedia
1- a b TAY – Yerleşme Ayrıntıları
2- a b Seda Karaöz Arıhan, Karia Bölgesi Ölü Gömme Adetleri Sh.: 142
3- a b c TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları - 1
4- a b c d TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları - 2
5- a b c d e f g h i j TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları – 3
6- Anabilim Dalı Tanıtım sayfası
7- 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı (2004) Cilt 2 Sh.: 140
8- Mehmet Mertech, Anadolu'da Apollon Kültürü Sh.: 42
9- Kaunos 2010 Sh.: 15
10- Seda Karaöz Arıhan, Sh.: 143-144
11- Seda Karaöz Arıhan, Sh.: 144
12- Seda Karaöz Arıhan, Sh.: 145-146
13- 21. Araştırma Sonuçları Toplantısı (2003) Cilt 2, Sh.: 147
Kazılar
Yerleşmede 2000 yılında Milas Müzesi'nin başkanlığında Muğla Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü ile işbirliği içinde kurtarma kazıları başlatılmıştır.[3] Halen Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı'nca, Karia Bölgesi Kültür Envanterinin Çıkarılması ve Karia Dip Tarihi projeleri çerçevesinde yüzey araştırmaları ve kazı yapılmaktadır.[6]
Buluntular
Yerleşme 1970 yılından beri kaçak kazılarla yağmalanmakta olup çıkarılan çanak çömleğin tüme yakın kısmı tek bir alıcı tarafından toplanmıştır. Bu sayede dağılmadan toplanabilen bu koleksiyon 2001 yılında Sadret Hanım Müzesi tarafından satın alınmıştır.[4] Halen müzelerde ve özel koleksiyonda bulunan Damlıboğaz buluntusu çanak çömlekler, dünyanın en zengin koleksiyonlarından biri olarak kabul edilmektedir.[7] MÖ 3. binyıla tarihlenen koleksiyonda gaga ağızlı testiler, kulplu çömlek ve iki kulplu tankartlar bulunmaktadır.[4]
Günümüzde Damlıboğaz Köyü'nün yaslandığı 150 – 160 metre yükseklikteki Kale Tepesi, Hydai'nin akropolisidir. Akropolisi saran, halka sur tarzındaki sur kuru duvar tekniği kullanılarak, toplama taşların yüzeyleri düzeltilmeden ve 3,3 – 3,5 metre kalınlıkta yapılmıştır. Sur boyunca, bir kule olduğunu işaret eden herhangi bir kanıt yoktur. Sub - Geometrik Dönem çanak çömleğine dayanılarak MÖ 7. yüzyılda inşa edildiği ileri sürülmektedir. Surların iç kısmında anakayaya oyulmuş, gömüt ve işlik olduğu düşünülen kaya döşemeleri dışında fazla bir kalıntı günümüze kalmamıştır.[5]
Kentte, Apollon ve Artemis'e, "atadan kalma tanırlar" (ya da ataların tanrıları "προγονικοι φεοι") olarak tapınılmıştır.[5][8] Bu iki tanrı adına akropolisde inşa edilen tapınak bu özelliğiyle Olympos'taki tapınağa benzemektedir. Etrafı duvarla çevrili olup giriş güneydoğudan verilmiştir.[5]
Hydai'nin, MÖ 2. yüzyıldan itibaren sikke basmaya başladığı bilinmektedir.[5] Hydai sikkeleri, önyüzde karşılıklı iki, arka yüze tek olarak betimlenmiş boğa protomesi ile ayırt edilirler.[9]
Kaçak kazılarla tahrip olan[2] Mezar 1 olarak adlandırılan oygu-oda tarzı mezarda, girişin ardından gelen 1 metre genişlikte bir koridor, koridorun her iki yanında platformlar ve platformların üzerinde kayrak taşından ölü yatakları bulunmaktadır. Bunlar yan yana konulmuş üç taştan oluşmaktadır. Koridorun bitimindeki oda 7,5 x 5,2 x 5,5 metre boyutlarındadır. Oda içinde 20 gömü bulunmaktadır. Farklı dönemlerde ölülerin yatırılış biçiminin farklı olduğu görülmektedir.[5] Bir kısım gömü, yüzü koridora gelecek şekilde, bir kısmı da tersine duvar tarafına gelecek şekilde yatırılmıştır.[10] Gömütlerde az sayıda Geç Geometrik Dönem çanak çömleği yanı sıra bir kadeh ve bronz bir fibula bulunmuştur.[5]
Mezar 1'in beş metre uzağındaki Mezar 2 doğu-batı doğrultudadır. Yapı olarak Mezar 1'le benzer özellikleri gösterir. Güneydeki platform üzerinde pişmiş topraktan bir lahit yer almaktadır.[5] Bir tekne ve üzerine yerleşik kapaktan oluşmaktadır. Boyutları 0,63 x 0,48 metredir.[11] Dipteki oda 8 x 5,5 metre boyutlarındadır ve kayaya oyulmuştur. Gömüt armağanı olarak bronz fibulalar, mızrak ucu, ok uçları ve eğri uçlu bıçaklar ile krater tipinde büyük hacimli kaplar, kadehler bulunmuştur. Kadehlerle içecek bırakıldığı, büyük kaplara ise, yeni gömülere yer açmak üzere eskilerin kemikleri konduğu düşünülmektedir. Bu malzemenin incelenmesi, en eskisinin Geç Geometrik Dönem'e ait olduğunu göstermiştir.[5]
Bugünkü köyün kuzeyinde, kaçak kazılarla tahrip edilmiş kesimde bir pithos nekropolünün olduğu anlaşılmaktadır. Burada ele geçen gömüt armağanı çanak çömlekten yapılan tarihleme Arkaik Dönem ve Geometrik Dönem'dir.[12] Tapınağın güneybatısında ise, bazılarının Helenistik Dönem'e ait olduğu anlaşılan birkaç basit kaya mezar vardır.[5]
Değerlendirme ve tarihlendirme
Iasos ve Damlıboğaz'ın bölgedeki Erken Tunç Çağı güçlü yerleşmelerinden olduğu kesin olarak kabul edilmektedir. Ele geçen çanak çömlek buluntularının malzeme, yapım tekniği, bezeme biçimleri ve formları yönünden incelenmesi sonucunda benzerlerinin Batı Anadolu'nun Beycesultan, Iasos, Aphrodisias, Karataş - Semayük, Efes, Karahisar, Limantepe, Bakla Tepe, Troya, Yortan – Gelenbe mezarlık alanı, Babaköy mezarlık alanı, Manisa – Akhisar bölgesi yerleşmeleri, Kusura, Bozüyük, Küllüoba ve Küçük Höyük gibi yerleşmelerin Erken Tunç Çağı tabakalarında ve Kiklad Adaları'nda görüldüğü belirtilmektedir.[4] Bu bağlamda Damlıboğaz çanak çömlek buluntuları, Güneybatı Anadolu kültürünün diğer kültürlerle olan etkileşimini göstermesi yönünden önem taşımaktadır.[13]
Damlıboğaz'da Erken Tunç Çağı nekropolü, Geometrik Dönem ve Arkaik Dönem nekropolü ve sivil yerleşme olduğu tespit edilmiştir. Köyün güneyindeki kazılarda Geç Geometrik Dönem'den MÖ 4. yüzyıla kadar devam eden mimari kalıntılara ulaşılmıştır.[3]
KaynakçaWikipedia
1- a b TAY – Yerleşme Ayrıntıları
2- a b Seda Karaöz Arıhan, Karia Bölgesi Ölü Gömme Adetleri Sh.: 142
3- a b c TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları - 1
4- a b c d TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları - 2
5- a b c d e f g h i j TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları – 3
6- Anabilim Dalı Tanıtım sayfası
7- 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı (2004) Cilt 2 Sh.: 140
8- Mehmet Mertech, Anadolu'da Apollon Kültürü Sh.: 42
9- Kaunos 2010 Sh.: 15
10- Seda Karaöz Arıhan, Sh.: 143-144
11- Seda Karaöz Arıhan, Sh.: 144
12- Seda Karaöz Arıhan, Sh.: 145-146
13- 21. Araştırma Sonuçları Toplantısı (2003) Cilt 2, Sh.: 147
Yorumlar
Yorum Gönder