Kitanaura antik kenti - Antalya, Kumluca, Saraycık
Kitanaura, Antalya İli, Kumluca İlçesi’nin Saraycık mevkisi kuzeyindeki tepe ve yamaçlarında yer almaktadır. Saraycık kalıntıları ilk kez 1842 yılında subay olan iki gezgin, Spratt ve Forbes, tarafından keşfedilmiştir, fakat burasının, Apollonia ismindeki kent olduğunu düşünmüşlerdir.
Spratt ve Forbesiten hemen iki gün sonra Alman August Julius Schönborn da Saraycık'a gelmiş ve harabeleri Marmaralılar'ın kentiyle eşleştirmek istemişse de sonradan Mnara olarak lokalize etmiştir.
1898 yılında Antalya bölgesinde 31 adet Helenistik Dönem sikkesi içeren bir hazine bulunmuştur. Buradaki 31 adet sikkeden 13 tanesi Phaselis, 4 tanesi Termessos, 1 tanesi Masikytos kümesinden Lykia Birlik sikkesi, 2 tanesi Perge, 2 tanesi Aspendos ve 9 tanesi de Kita lejantlı Kitanaura sikkesidir. Hazine, Phaselis ve Termessos kentlerine ait sikkelerin çokluğu sebebiyle Kitanaura'nın lokalizasyonu için Doğu Lykia'nın orta kısımlarını düşündürmüştür, bu sikkeler Kitanaura’nın Helenistik Dönem’de sikke darp ettiğini göstermektedir. Bu sikkelerle birlikte Patara’da bulunan Stadiasmus Patarensis’te geçen yol güzergâhına göre de Saraycık’ta bulunan harabeliğin Kitanaura olduğu kesinlik kazanmıştır. Zira, Stadiasmus Patarensis’e göre Kitanaura İdebessos’a 17-18 km kadar mesafede ve yine bu anıta göre Kitanaura Termessos’un egemenlik sınırları içinde yer almalıdır.
Spratt ve Forbesiten hemen iki gün sonra Alman August Julius Schönborn da Saraycık'a gelmiş ve harabeleri Marmaralılar'ın kentiyle eşleştirmek istemişse de sonradan Mnara olarak lokalize etmiştir.
1898 yılında Antalya bölgesinde 31 adet Helenistik Dönem sikkesi içeren bir hazine bulunmuştur. Buradaki 31 adet sikkeden 13 tanesi Phaselis, 4 tanesi Termessos, 1 tanesi Masikytos kümesinden Lykia Birlik sikkesi, 2 tanesi Perge, 2 tanesi Aspendos ve 9 tanesi de Kita lejantlı Kitanaura sikkesidir. Hazine, Phaselis ve Termessos kentlerine ait sikkelerin çokluğu sebebiyle Kitanaura'nın lokalizasyonu için Doğu Lykia'nın orta kısımlarını düşündürmüştür, bu sikkeler Kitanaura’nın Helenistik Dönem’de sikke darp ettiğini göstermektedir. Bu sikkelerle birlikte Patara’da bulunan Stadiasmus Patarensis’te geçen yol güzergâhına göre de Saraycık’ta bulunan harabeliğin Kitanaura olduğu kesinlik kazanmıştır. Zira, Stadiasmus Patarensis’e göre Kitanaura İdebessos’a 17-18 km kadar mesafede ve yine bu anıta göre Kitanaura Termessos’un egemenlik sınırları içinde yer almalıdır.
Gerçekten de Stadiasmus Patarensis'de verilen yol güzergahlarına göre, Kitanaura, Idebessos'un 20 km kadar doğusunda aranmalıdır. Bu da Idebessos'a en yakın antik kent olan bugünkü Saraycık'a denk düşer. Bu yer, ulaşım yolları sayesinde Phaselis, Kitanaura ve Termessos kentleri ile de ilişki içindedir. İsmini ören yerindeki görkemli heroonundan alan Saraycık, bugün ormanların arasında kaybolmuş bir harabeliktir. Antik kent, Limyros Nehri'nin bir kolu olan Gönen Çayı'nın yukarısında, küçük bir dağ platosu üzerinde yer alan yaklaşık 1300 m yüksekliğindeki bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Kumluca'dan (Korydalla) Antalya'ya giden ve asfalt olmayan yol bugün bile Saraycık/Kitanaura yakınından geçer, Tepenin eteğinde ise Yunan ve Roma Çağları'na ait nekropol uzanır.
Kitanaura İ. S. 1. yy.'da artık bağımsız değildir. Kitanaura'nın Termessos teritoryumuna dahil edilmesinden önceki döneme ait, üzerinde KITA lejantı bulunan Hellenistik Dönem sikkeleri de bunu göstermektedir. Bu veriler ışığında, kentin Romalılar ile korsanlar arasında yapılan savaşlarda,
olasılıkla ünlü korsan Zeniketes'in safında yer aldığı ve Zeniketes'in yenilmesinden sonra Romalılar
tarafından cezalandırılarak müttefikleri Termessoslular'a verilmiş olduğu sonucu çıkartılabilir.
Roma Dönemi tarihine dair fazla bir bilgi olmamakla birlikte etrafı surla çevrili kent Orta çağa kadar kullanım görmüştür. Bizans Döneminde de Perge Metropoliti’ne bağlı önemli bir piskoposluk olduğu, hem piskopos listelerinden hem de kentteki Bizans kalıntılarından anlaşılmaktadır. Kalıntılar, doğu-batı yönünde uzanan akropol üzerinde ve akropolün güney ve batı etekleri ile orman yolu boyunca uzanmaktadır. Denizden 1300 m. yükseklikteki etrafı surlarla çevrelenmiş olan akropole üç kapı ile girilir. Asıl giriş güney batıdandır. Akropolün güneybatı ucunda bir Erken Bizans bazilikası kalıntısı bulunmaktadır. Akropol meydanının doğu sınırında önemli kamu yapıları başlar. Büyük Bazilikanın üç girişi, nartheksi, üç nefi, iki sütun sırası ve apsisi belirgindir. bazilikanın kuzey yanı boyunca büyük, dikdörtgen bir sarnıç bulunur, ve kentteki en büyük sarnıçtır. Nitekim, şehrin en nitelikli kamu yapısı hamamdır. Akropolün güneybatısında, orman yolunun hemen bitişiğinde yer alan hamam, yedi bölümden oluşur ve kuzey-güney doğrultusunda uzanır, bazı bölümler çatı seviyesine dek korunmuştur. Hamamın apodyterium bölümü kemerli nişleriyle oldukça etkileyicidir. Apodyteriumun karşısında tepeye doğru uzanan duvar, hamamın su ihtiyacını karşılayan aquadükte aittir.
Akropolün batısından kuzeye doğru uzanan orman yolunun her iki yanı mezarlarla doludur. Aedikula mezarlar, lahitler, khamosorion ve ostotheklerin yoğun olduğu nekropolde bilinen en ünlü mezar Saraycık Heroon’udur. Oldukça sağlam bir durumda günümüze ulaşabilen mezarın, podyum üzerindeki orthostatlar ve ante duvarlarının cephelerinde çok sayıda askeri giysi ve silah kabartması bulunmaktadır.
Kitanaura İ. S. 1. yy.'da artık bağımsız değildir. Kitanaura'nın Termessos teritoryumuna dahil edilmesinden önceki döneme ait, üzerinde KITA lejantı bulunan Hellenistik Dönem sikkeleri de bunu göstermektedir. Bu veriler ışığında, kentin Romalılar ile korsanlar arasında yapılan savaşlarda,
olasılıkla ünlü korsan Zeniketes'in safında yer aldığı ve Zeniketes'in yenilmesinden sonra Romalılar
tarafından cezalandırılarak müttefikleri Termessoslular'a verilmiş olduğu sonucu çıkartılabilir.
Roma Dönemi tarihine dair fazla bir bilgi olmamakla birlikte etrafı surla çevrili kent Orta çağa kadar kullanım görmüştür. Bizans Döneminde de Perge Metropoliti’ne bağlı önemli bir piskoposluk olduğu, hem piskopos listelerinden hem de kentteki Bizans kalıntılarından anlaşılmaktadır. Kalıntılar, doğu-batı yönünde uzanan akropol üzerinde ve akropolün güney ve batı etekleri ile orman yolu boyunca uzanmaktadır. Denizden 1300 m. yükseklikteki etrafı surlarla çevrelenmiş olan akropole üç kapı ile girilir. Asıl giriş güney batıdandır. Akropolün güneybatı ucunda bir Erken Bizans bazilikası kalıntısı bulunmaktadır. Akropol meydanının doğu sınırında önemli kamu yapıları başlar. Büyük Bazilikanın üç girişi, nartheksi, üç nefi, iki sütun sırası ve apsisi belirgindir. bazilikanın kuzey yanı boyunca büyük, dikdörtgen bir sarnıç bulunur, ve kentteki en büyük sarnıçtır. Nitekim, şehrin en nitelikli kamu yapısı hamamdır. Akropolün güneybatısında, orman yolunun hemen bitişiğinde yer alan hamam, yedi bölümden oluşur ve kuzey-güney doğrultusunda uzanır, bazı bölümler çatı seviyesine dek korunmuştur. Hamamın apodyterium bölümü kemerli nişleriyle oldukça etkileyicidir. Apodyteriumun karşısında tepeye doğru uzanan duvar, hamamın su ihtiyacını karşılayan aquadükte aittir.
Akropolün batısından kuzeye doğru uzanan orman yolunun her iki yanı mezarlarla doludur. Aedikula mezarlar, lahitler, khamosorion ve ostotheklerin yoğun olduğu nekropolde bilinen en ünlü mezar Saraycık Heroon’udur. Oldukça sağlam bir durumda günümüze ulaşabilen mezarın, podyum üzerindeki orthostatlar ve ante duvarlarının cephelerinde çok sayıda askeri giysi ve silah kabartması bulunmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder