Alexandria Troas antik kenti - Çanakkale, Ezine, Dalyan köyü

Alexandria Troas ("Alexandria of the Troad"; Yunanca: Αλεξάνδρεια Τρωάς ; Türkçe: Eski Stambul); Türkiye'nin batı kıyısının kuzey ucuna yakın, Bozcaada'nın güneyinde bulunan Antik Yunan kentidir. Çanakkale ilinin Ezine ilçesindeki Dalyan köyünün güneydoğusunda yerleşimlidir. Antik kent yaklaşık 400 hektarlık(4km2) alana yayılmıştır. Günümüze kalan birkaç yapı arasında bir Roma hamamı, odeion, Antik Yunan tiyatrosu, gymnasium kompleksi[1] ve yeni ortaya çıkarılmış bir stadion bulunur. Şehrin eski duvarları hala izlenebilir.

Aleksandreia Hellen dilinde “İskenderin Yurdu” demektir. Büyük İskender ve kendisinden sonra gelenler aynı ismi taşıyan birçok kent kurmuşlardır. Bu yüzden bu kenti diğerlerinden ayırmak için sonuna Troas eklenmiştir.

Strabon'a göre, bu bölge başlangıçta Sigeia olarak adlandırılıyordu;[1] MÖ 306'da Büyük İskender'in komutanlarından I. Antigonos Monophtalmos, eskiden nüfuzlu bir şehir olan Neandreia da dahil[2] 5 yerleşim yerinin halkını Sigeria'ya yerleştirerek şehri çok daha genişletilmiş olarak yeniden kurdu.[3] Kentin ismi MÖ 301'de Lysimakhos tarafından, Büyük İskender anısına 'Alexandria Troas' olarak değiştirildi.(Gaius Plinius Secundus, ismin Antigonia'dan Alexandria'ya değiştirildiğini belirtir.[4]) Kuzeybatı Anadolu'nun ana limanı olan şehir, Roma döneminde büyük oranda gelişti ve MÖ 188 gibi erken bir tarihte 'özgür ve özerk şehir' niteliği kazandı;[3] günümüzde bulunan kalıntılar bölgenin tarihteki önemini kanıtlamaktadır. Altın çağında şehrin 100,000'e yakın nüfusa ulaştığı düşünülüyor.[2] Strabon'un bahsettiği üzere, Augustus'un hükümdarlığı sırasında bölgede 'Colonia Alexandria Augusta Troas' adında bir Roma kolonisi kurulmuştur.(O dönemde kısaca Troas olarak anılırdı) Augustus, Hadrianus ve Herodes Atticus şehrin süslenmesine hatırı sayılır düzeyde katkıda bulunmuşlardır. I. Konstantin, Troas'ı Roma İmparatorluğu'nun başkenti yapmayı düşünmüştür.

Antigonas’ın bu kenti kurmaktaki amacı Makedonya ile Anadolu arasında deniz bağlantısı sağlamaktı. Kent kurulduktan sonra yakın çevredeki 7 şehrin halkları bu liman kentine yerleşmeye zorlanmıştır. Bu nedenle Neanderia(Ezine) kenti boşaltılmış ve kısa bir süre sonra da önemini yitirmiştir. Antigonas’ın ölümünden sonra (M.Ö.301) Anadolu’yu ele geçiren Büyük İskender’in komutanlarından Lysimakhos tarafından Aleksandreia Troas ismi buraya verilmiştir.

Strabon, Plinius.Plolemaius, Byzantionlu Stephanos, Titus Livius gibi tarihçiler bu kentten söz etmişlerdir. Özellikle Strabon, klasik dönemde yapılmış küçük Athena mabedinden bahseder. Büyük İskender, kente bağımsızlık vermiş, haraç vermesini önlemiş, Athena mabedine de adaklar sunmuştur. Daha sonra kent yeni yapılarla süslenmiştir. Bu kent Hıristiyanlığın yayılmasında en büyük etken olan Paulos’un gittiği yerlerden biri olmasından ötürü önemlidir.

Roma döneminde şehir, Anadolu ve Avrupa'yı birbirine bağlayan önemli bir liman konumundaydı. Pavlus, Avrupa'ya gitmek için Alexandria Troas'dan denize açılmıştır ve Avrupa'dan yine buraya dönmüştür.[5] Yuhanna'nın öğrencisi Antakyalı piskopos Ignatius da Roma'da gerçekleşecek şehitliğine yol alırken bu şehirde bir süre kalmıştır.[6]

Alexandra Troas en görkemli yıllarını Roma döneminde yaşamış, bir ara Doğu Roma’nın başkenti olması da gündeme gelmiştir. Ne var ki Konstantinopolis başkent olunca ikinci planda kalmış yavaş yavaş halkı boşalmış ve sönük bir kente dönüşmüştür. Bundan sonra kentteki yapıların taşları sökülerek başka yerlere taşınmıştır. Bir iddiaya göre de İstanbul’da yapılan bazı kiliselerde bu taşlar kullanılmıştır. Sonraki yıllarda Çanakkale Boğazında yapılan kaleler ile camilerde de yine bu taşlardan yararlanılmıştır. Bu nedenle de Aleksandreia Troas’dan günümüze belirgin bir kalıntı gelememiştir.

14.yüzyılda Troad bölgesine(Biga yarımadası) Karasioğulları yerleşmiştir. Beylikleri 1336 yılında Osmanlılar tarafından fethedilmiştir. Alexandria Troas harabeleri Türkler tarafından "Eski Stambul" olarak da bilinir.[1] Bölgedeki tarihi yapılara ait taşların çoğu zamanla inşaat malzemesi olarak kullanılmıştır.(Örneğin IV. Mehmed, Yeni Valide Camii'sinin yapımı için buradan sütunlar almıştır) 18.yüzyıl ortalarında bölge 'soyguncu çeteleri için gizlenme yeri' haline geldi.[7]


1911 yılında bölge meşe ağaçlarıyla kaplanmış ve fazlaca yağmalanmıştı; ancak eski duvarlar hala izlenebilmekteydi, hatta bazı bölgelerde oldukça iyi korunmuştu. Şehir duvarlarının çevresi yaklaşık on kilometreydi ve duvarlar düzenli aralıklarla yerleşmiş kulelerle takviye edilmişti. Antik hamam ve gymnasium'un kalıntıları bölgede hala görülebilir; bu yapı 'Bal Saray' olarak bilinir ve aslında MS 135'te Herodes Atticus tarafından yaptırılmıştır.[1] Trajan'ın inşa ettirdiği sukemeri hala izlenebilmektedir. Alman arkeologların 21.yüzyıl başlarındaki kazı çalışmaları sonucu, tarihi yaklaşık MÖ 100'e dayanan büyük bir stadyumun kalıntıları bulunmuştur.[8]

Bugün yalnızca M.S.II.yüzyılda Hadrianus’un yaptırmış olduğu hamam (Herodes Attikus) ve su kemerlerinin kalıntılarının yanı sıra Stadion, tiyatro, sur duvarları ile Dor üslubunda olduğu sanılan bir mabedin izleri görülmektedir.

Kaynak: Wikipedia

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Likya Uygarlığı Antik Kentleri - Antalya & Muğla

Türkiye'deki il ve ilçelerin eski isimleri

Kastabara antik kenti - Fethiye, Muğla