Knidos antik kenti - Muğla, Datça

Knidos (Antik Yunanca: Κνίδος, [knídos]), Muğla ili Datça ilçesinde bulunan antik kent.

Knidos önce bugünkü Datça ilçe merkezinin 1,5 km kuzeydoğusunda Dalacak burnu üzerindeki Burgaz mevkiinde kurulmuştu. Sonra Yarımadanın batı ucundaki Tekir Burnu üzerine taşındı.

Klasik Devir dünyasının zengin ve ünlü kentlerinden biri olan Knidos, bugünkü 70 km. uzunluğunda Datça Yarımadası’nın en uç kısmında Ege ve Akdeniz'in birleştiği noktada Tekir Burnu üzerinde kurulmuştur. Knidos antik kenti Bati Anadolu kıyı kentlerinin en önemlilerinden  biridir.

Muğla İli, Datça İlçesi, Yazı Köyü sınırları içindedir. Kara yolu ile Datça'ya 35 km.'lik, son 8 km.'si stabilize olan bir yol ile bağlanır. Deniz yolu ile ulaşımı turizm sezonu boyunca gezi tekneleri ve yatlarla yapılmaktadır.

 Knidos hem yarımadanın güneye bakan ucunda, hem de karşısında yer alan, başlangıçta ada olup da zamanla yarımadaya dönüştürülen Kap Krio’nun (Deve Boynu) kuzey yamacında teraslar üzerine kurulmuştur.

Kenti yuvarlak ve köşeli kuleleri ile güçlü bir sur duvarı çevrelemektedir. İ.Ö.4 yy.da yapıldığı düşünülen sur duvarlarının en iyi korunan bölümlerini Akropolis’te görmek mümkündür. Şehir surları dışında, doğuya doğru yaklaşık 7 km. uzunluğunda geniş bir alana yayılmış Nekropol (mezarlık) bulunmaktadır.

Anakarada aks üzerinde doğu batı yönünde uzanan bir cadde ve bu yolun altında ve üstünde, kamu yapıları, aşağı ve yukarı tiyatrolar, Demeter Kutsal Alanı, küçük bir odeon, Aphrodite Tapınağı, Korinth Tapınağı, Roma Mezarı, Agora, Anıtsal Yapı, Hellenistik Stoa, Dionysos Tapınağı ve Bizans Kilisesi, Roma Dönemi Bouleuterionu, Propylon ve basamaklı cadde gibi yapı kalıntıları yer almaktadır.

Strabon, Knidosun kıyı boyu ile önündeki adada kurulduğunu belirtmektedir. Sonradan ada ile kara parçası arasındaki deniz doldurulmuş, böylece iki ayrı liman elde edilmiştir. Bunlardan, kuzeyde daha küçük olana “Kuzey Limanı” denmiştir. Bu liman askeri amaçlı kullanılmıştır. Diğer yandaki güney limanı ise ticaret gemilerine ayrılmıştır. Bugün buradaki liman ağzını kapayan mendirek kalıntıları ile kuzey limanındaki kule görülebilir.
Knidos kenti Hippodamos’un ızgara plan düzenine göre kurulmuştur. Bundan dolayı doğu-batı doğrultusunda birbirine paralel dört geniş cadde, kuzey-güney doğrultusundaki dik bir cadde ile kesişmiştir. Arazi konumuna uygun biçimde cadde ve sokaklar bazen merdiven, bazen de dik birbirlerini kesmişlerdir.

Knidos; bilim, mimarlık ve sanatta da oldukça ileri bir kentti. Tarihin büyük astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus, doktor Euryphon, ünlü ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri'nin mimarı Sostratos burada yaşadı.

Doktor Euryphon ve öğrencileri zamanının ikinci büyük tıp okulunu Knidos’ta kurdular. Eudoksus’un geliştirdiği ve dönemin büyük buluşu olan güneş saati, ören yerinde bugün de görülebilir.

Kuruluşu MÖ 13. yüzyıllara uzanan kent MÖ 4. yüzyıldan itibaren sanat, kültür, sağlık  ve dini merkez olarak ünlenmiştir. Ayrıca geliştirdiği ekolüyle bir tıp merkezi olan Knidos birçok bilim insanına da ev sahipliği yapmıştır. Bu kişilerden Mimar Sostratos İskenderiye Deniz Feneri’nin mimarı oluşuyla ünlenirken, Knidoslular tarafından satın alınan Çıplak Aphrodite heykeliyle de Praxiteles en ünlü heykeltıraşlar arasına girmiştir.  Yine Knidoslu öğreti diye bilinen tedavi yöntemini Euryphon ve öğrencileri geliştirmiştir.

Antik dönemde olduğu gibi  günümüzde de mavi yolculuğun uğrak noktalarından olan Knidos, masmavi denizi ve hemen karşısında yamaca yayılan antik kalıntılarıyla ziyaretçilere görsel bir şölen sunar. Günümüzde ziyaretçilerine uzun bir gezi parkuru sunan kentte, Yuvarlak Tapınak, Dionysos Stoası ve Tapınağı, Apollon tapınağı, Bolukrates Çeşmesi ve ziyaretçileri ilk karşılayan yaklaşık beş bin kapasiteli küçük tiyatrosu  başlıca görülecek kalıntılardır.

Tarihçi Strabon kenti kıyıdan Akropolise doğru yükselen bir tiyatroya benzetir. İç ve dış limanı ikiye ayıran yarımada üzerinde özel binalar, iç limanın üzerinden Akropolis'e hafif bir eğimle yükselen yamaçlarda oluşturulan setlerde ise topluma hizmet veren binalar kurulmuş. Doğu batı yönünde uzanan 10 metre genişliğindeki 4 ana cadde setler üzerinde düz olarak yerleşmiş, caddeler arasındaki bağlantı ise merdivenlerle ve eğimli dik sokaklarla sağlanmış.

Şehir 4 km’yi bulan surlarla çepeçevre sarılmış. Askeri liman ile Akropol arasında ve güneydeki ticari limana kadar geniş bir alanı kaplıyor.

Deveboynu olarak bilinen yarımada eskiden adaymış. Baş kısmı karaya bağlanarak her iki yanında suni liman oluşturulmuş. Dolgu alanına da geçişte kullanılmak üzere bir kanal açılmış. Kuzey limanı askeri amaçla kullanılıyor, her iki yanında yuvarlak kontrol kulesi bulunuyor ve ağzı zincirle kapatılıyordu. Kontrol kulelerinden güneyde olanı bugün ayakta. Güneydeki iç liman ise daha büyük ve ticari gemilerin yanaştığı limandı.

Knidos’un biri 20.000 diğeri 5.000 kapasiteli iki tiyatrosu bulunmaktadır. Güneyde, ticari limanın yakınındaki küçük olanı. Akropoldeki büyük tiyatro ise, taşları ve mermerleri 19. yüzyılda gemilerle götürüldüğü için bugüne ulaşamamıştır

Ören yerinin en güzel noktası, her iki limana hakim konumdaki Afrodit Tapınağı'dır (en). Yuvarlak planlı tapınağın çapı 17 metreydi. Afrodit heykeli tapınağın ortasındaydı. Kapılar heykele açılıyordu. Şimdi heykelin sadece kaidesi görülüyor.

Ören yeri gezisinin ilginç noktalarından biri de Mevsimleri ve zamanı gösteren güneş saatidir. En tepede Apollon Tapınağı vardır ve kent oraya doğru bir tiyatro gibi yükselmekteydi. Aşağıdaki Tiyatronun hemen üzerindeki Korint Tapınağı mimar Stratos’un eseriydi.

Apollon tapınağına giden yolun ortasındaki terasta bulunan Dor tapınağı üzerine erken hristiyanlık döneminde kilise yapılmıştır.

Ören yerine yapılan kiliselerin renkli mozaiklerle kaplı tabanları bugün de görülebiliyor. Kurtarma kazıları 1996'dan beri sürdürülen ve bugüne kadar üçte ikisi tamamlanan Stoa, MÖ 3. yüzyılda Knidos’un ünlü mimarı Sostratos tarafından yapılmış. 113 metre uzunluk ve 16 metre genişlikteki yapıda 5 x 3,80 m'lik küçük odalar meydana getirilmiş. Odaların hepsi güneye meydana açılmaktaydı.

Kentte yapılan kurtarma kazılarından buluntular ören yerindeki küçük müzede sergileniyor.

Kaynak:
Wikipedia
mugla.ktb.gov.tr

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Likya Uygarlığı Antik Kentleri - Antalya & Muğla

Türkiye'deki il ve ilçelerin eski isimleri

Kastabara antik kenti - Fethiye, Muğla