Amastris Antik Kenti - Amasra
Bugünkü Amasra’nın yerinde, İÖ.9.yüzyılda, adı Hellenlerce Sesamos olarak anılan bir kentin varlığını İliyada’dan öğrenmekteyiz. İliyada’ya göre; kentin varlığı Troia Savaşı (İÖ.1200) dönemlerine kadar uzanmaktadır.
Ancak sözü edilen kent, Hellenlerin Marmara Denizi ve Karadeniz kıyılarında yavru kentler kurduğu dönemde (İÖ.7.yüzyıl) Yunanistan’dan gelen Megaralı göçmenlerin eline geçerek bir Hellen kenti olmuştur. Asıl kenti yeni yapılarla donatarak geliştirerek kendi adını veren ise Kraliçe Amastris’tir.
Adını Kraliçe Amastris’ den alan ve İ.Ö.3.yüzyıla kadar Sesamos adıyla anılan kentin ilk kurucusu, Strabon’a göre Amazonlar’dır. M.Ö. 12.yüzyılda Fenikeliler Sesamos’u Sayda kolonisi yapmışlar, M.Ö. 8.yüzyılda da kent, İon kolonisine katılmıştır. M.Ö. 580’de Lidyalılar, 547’de Persler kente egemen olmuş, Perslerin döneminde yapılan "Antalkidos Barışı" ile ilk kez otonom bir yapıya kavuşmuştur.
Büyük İskender’in Pers İmparatoru III.Dareios’u yenmesi üzerine hanedanlıklar arası evlilik nedeniyle, M.Ö. 306’da gelindiğinde Dareios’un yeğeni Amastris, bu kente, çocukları da Herakleia’ya yönetici olmuşlardır.
Amastris döneminde akropol, kutsal tapınaklar, rıhtımlar yapılarak kent daha bayındır duruma gelmiştir.
Amestris, Heraklia Pontika (Karadeniz Ereğlisi) Tyranı Dionysos ile velendi, kocasının ölümü üzerine, küçük yaştaki oğlu adına yönetimi eline aldı. İÖ. 301’de Lysimakhos ile evlenmiş, onunla 2 yıl kadar evli kaldıktan sonra ayrılıp Herakleia Pontika’ya dönmüş yeniden yönetimin başına geçmiş, kendi adına paralar bastırmıştır.
Ancak sonunda oğulları tarafından (İÖ.288) öldürülmüştür. Bu olay üzerine Lysimakhos Ereğli’ye gelerek Amestris’in oğullarını öldürtmüş ve Amastris’in küçük devletinin yönetimini de halka bırakmıştır.
M.Ö. 70 - M.Ö. 395 yıllarında Romalılar Amastris kentine egemen olmuşlar ve dönem içinde Nicomedia-Amasia hattından bir yol bağlanarak kente, Form, saray, şeref yolu, 5 bin kişilik Tiyatro, akropol, tapınaklar ve Kuşkayası Yol Anıtı yapılır.
M.S. 395’de Amastrist Doğu Roma sınırları içinde kalan Bizans’ın egemenliği altına girmiştir.Bizanslıların egemenliği döneminde yol şebekesi onarılmış, kale tahkimi yapılmıştır. Bu arada gemi yapımcılığı da geliştirilmiştir.
Pontus devletinin kralı VI. Mithridates’in Roma’ya karşı giriştiği savaşta yenilmesi üzerine, Pontus krallığı yıkıldı. Romalı komutan Pompeius’un getirdiği yeni düzenlemeyle, eski Pontus krallığı ülkesinin Anadolu’da, Kızılırmak batısındaki, Paphlogonia’daki parçası, Roma Cumhuriyetine katıldı. Amastris Romalıların egemenliği döneminde, Bithynia-Pontus ilinin Pontus bölümü başkenti olmuştur.
Anadolu’da Türk yayılması bu yöreye kadar ulaşınca Bizans İmparatorluğu Amastris’in Türklere karşı korunmasını sağlamak amacıyla kentin yönetimini Cenevizlilere bırakmıştır.
Amastris kentinden günümüze gelebilen kalıntılar şunlardır:
Gymnasion kalıntısı, bugün Bedesten denilen kalıntıdır. Müzenin güney tarafındadır. Tiyatro vomitoriumu’nun kalıntıları, müze ile bedesten arasında, bugünkü mezarlığın yanındadır.
Tiyatronun Cavea’sından günümüze herhangi bir kalıntı gelememiştir. Pek çok sayıda Ortaçağ kale surlarının yapımında kullanılan, çeşitli İlkçağ yapı kalıntıları bulunmaktadır.
Bartın-Amasra yolunun doğu yanında ve az üstünde ise Kuşkayası denilen anıt bulunmaktadır. Kabartma anıtın sol yanında, İmparator Cladius’un (İS.41-54), başı günümüze kadar gelememiş bir kabartması bulunmaktadır. İmparatorun kabartması üzerinde ise bir yazıt bulunmaktadır.
Ancak sözü edilen kent, Hellenlerin Marmara Denizi ve Karadeniz kıyılarında yavru kentler kurduğu dönemde (İÖ.7.yüzyıl) Yunanistan’dan gelen Megaralı göçmenlerin eline geçerek bir Hellen kenti olmuştur. Asıl kenti yeni yapılarla donatarak geliştirerek kendi adını veren ise Kraliçe Amastris’tir.
Adını Kraliçe Amastris’ den alan ve İ.Ö.3.yüzyıla kadar Sesamos adıyla anılan kentin ilk kurucusu, Strabon’a göre Amazonlar’dır. M.Ö. 12.yüzyılda Fenikeliler Sesamos’u Sayda kolonisi yapmışlar, M.Ö. 8.yüzyılda da kent, İon kolonisine katılmıştır. M.Ö. 580’de Lidyalılar, 547’de Persler kente egemen olmuş, Perslerin döneminde yapılan "Antalkidos Barışı" ile ilk kez otonom bir yapıya kavuşmuştur.
Büyük İskender’in Pers İmparatoru III.Dareios’u yenmesi üzerine hanedanlıklar arası evlilik nedeniyle, M.Ö. 306’da gelindiğinde Dareios’un yeğeni Amastris, bu kente, çocukları da Herakleia’ya yönetici olmuşlardır.
Amastris döneminde akropol, kutsal tapınaklar, rıhtımlar yapılarak kent daha bayındır duruma gelmiştir.
Amestris, Heraklia Pontika (Karadeniz Ereğlisi) Tyranı Dionysos ile velendi, kocasının ölümü üzerine, küçük yaştaki oğlu adına yönetimi eline aldı. İÖ. 301’de Lysimakhos ile evlenmiş, onunla 2 yıl kadar evli kaldıktan sonra ayrılıp Herakleia Pontika’ya dönmüş yeniden yönetimin başına geçmiş, kendi adına paralar bastırmıştır.
Ancak sonunda oğulları tarafından (İÖ.288) öldürülmüştür. Bu olay üzerine Lysimakhos Ereğli’ye gelerek Amestris’in oğullarını öldürtmüş ve Amastris’in küçük devletinin yönetimini de halka bırakmıştır.
M.Ö. 70 - M.Ö. 395 yıllarında Romalılar Amastris kentine egemen olmuşlar ve dönem içinde Nicomedia-Amasia hattından bir yol bağlanarak kente, Form, saray, şeref yolu, 5 bin kişilik Tiyatro, akropol, tapınaklar ve Kuşkayası Yol Anıtı yapılır.
M.S. 395’de Amastrist Doğu Roma sınırları içinde kalan Bizans’ın egemenliği altına girmiştir.Bizanslıların egemenliği döneminde yol şebekesi onarılmış, kale tahkimi yapılmıştır. Bu arada gemi yapımcılığı da geliştirilmiştir.
Pontus devletinin kralı VI. Mithridates’in Roma’ya karşı giriştiği savaşta yenilmesi üzerine, Pontus krallığı yıkıldı. Romalı komutan Pompeius’un getirdiği yeni düzenlemeyle, eski Pontus krallığı ülkesinin Anadolu’da, Kızılırmak batısındaki, Paphlogonia’daki parçası, Roma Cumhuriyetine katıldı. Amastris Romalıların egemenliği döneminde, Bithynia-Pontus ilinin Pontus bölümü başkenti olmuştur.
Anadolu’da Türk yayılması bu yöreye kadar ulaşınca Bizans İmparatorluğu Amastris’in Türklere karşı korunmasını sağlamak amacıyla kentin yönetimini Cenevizlilere bırakmıştır.
Amastris kentinden günümüze gelebilen kalıntılar şunlardır:
Gymnasion kalıntısı, bugün Bedesten denilen kalıntıdır. Müzenin güney tarafındadır. Tiyatro vomitoriumu’nun kalıntıları, müze ile bedesten arasında, bugünkü mezarlığın yanındadır.
Tiyatronun Cavea’sından günümüze herhangi bir kalıntı gelememiştir. Pek çok sayıda Ortaçağ kale surlarının yapımında kullanılan, çeşitli İlkçağ yapı kalıntıları bulunmaktadır.
Bartın-Amasra yolunun doğu yanında ve az üstünde ise Kuşkayası denilen anıt bulunmaktadır. Kabartma anıtın sol yanında, İmparator Cladius’un (İS.41-54), başı günümüze kadar gelememiş bir kabartması bulunmaktadır. İmparatorun kabartması üzerinde ise bir yazıt bulunmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder