Kyme antik kenti - İzmir, Aliağa

Kyme, Cyme, Cymi, Phrikonis olarak da adlandırılır. Günümüzde ağır sanayi, tesisleri arasında kalan kent İzmir - Bergama yolunun sol tarafında, Aliağa İlçesi’nin 6 km. güneyinde, Nemrut körfezinin kıyısında bulunmaktadır.

Antik çağda Aiolis denen bulunduğu bölgedeki on iki Aiol kentinden biridir. Ünlü antik çağ coğrafyacısı Strabon'a göre Kyme; Larissa (Aiolis)'dan 70 stadia, Myrina (Mysia)'dan 40 stadia uzaklıktadır (Strabon, Coğrafya,622).

Antik Kyme kenti kalıntıları, İzmir’den  Efsaneye göre, Kyme M.Ö. II. binin sonlarında, Çandarlı Körfezi’nin güney kısmında derin bir koy içinde, Hellas’ın kuzeyinden gelen halklarca kurulmuştur. İki nehirle sınırlanmış iki tepe üzerine inşa edilmiş olan kent denizdeki güçlü konumu, hinterlantındaki verimli ovanın varlığı ile oldukça kısa bir süre içinde “Aiolis kentlerinin en önemlisi ve en büyüğü” durumuna gelmiştir.

M.Ö. 8. yüzyılda Kymeli’ler deniz yoluyla ticaret yapıyorlardı; şüphesiz ekonomilerinin temelinde tarım vardı. Önemli liman kenti Kyme (yaklaşık 200 m. uzunluğunda güçlü bir iskele yapısı hala görünür durumdadır), aralarında Kilikya Bölgesi’ndeki Side ve Güney İtalya’daki Cuma’nın da bulunduğu birçok şehrin ana yurdudur; Arkaik Dönem’de şehir büyük bir ekonomik zenginliğe erişmiştir. Sikke basan ilk koloniler arasındadır, Klasik Dönem’de ise Kyme, Ege şehirleri arasında önemli bir siyasi konuma sahipti. Hellenistik Dönem’de bazı önemli yapıların inşası ile yeniden düzenlenen kentte yoğun zanaat faaliyetleri saptanır. Antik kaynakların yanı sıra kazılar sırasında açığa çıkarılan anıtlar ve bazı yazıtlardan anladığımıza göre Kyme, Erken İmparatorluk Dönemi’nde de saygın konumunu korumuştur. Tüm kentte homojen olarak belgelenen arkeolojik veriler, piskoposluk merkezi olması nedeniyle Geç Antik ve Erken Bizans Dönemi’nde, kentin hala yaygın yerleşim alanını koruduğunu işaret etmektedir. Yapılan araştırmalar ve eldeki veriler antik kentin kuruluşundan M.S. 13. yy’a kadar kesintisiz iskân gördüğü doğrultusundadır.

Kentin ilk tanımları burayı 1429-30 ve 1446’da ziyaret eden Ciriaco de Pizzicolli d`Ancona tarafından yapılmıştır. Şehrin öneminin ortaya konması Venedik kökenli Baltazzi ailesi ile başlar. Aristide Baltazzi ve 1874 yılından sonra şehirde ilk kazıları yapan oğlu Demostene birçok buluntuyu gün ışığına çıkarmışlardır. 1876-1877 yılında Kyme`deki bir mezardan ele gecen takılar-mücehverat British Museum`a satılmıştır. 1881 yılında Salonen Reinach ve Edmond Pottier Kyme nekropolunu kazmışlardır. Burada ele geçen bazı yazıtları ve heykelleri İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne, bazı buluntuları ise Paris`teki Louvre Müzesi`ne taşımışlardır.

Prag Üniversitesi`nden Antonin Salac mimar Neopomucky ile 1925 yılında kısa ancak yoğun bir kazı dönemi gerçekleştirmiştir. 1953 yılında Ekrem Akurgal güney tepenin güney yamacında bazı sondajlar yapmıştır. 60`lı yıllarda Alman bilim adamları Kyme`de sualtı ve epigrafik çalışmalar yapmışlar ve Corpus hazırlamışlardır. 1979 yılında İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürü Hasan Tahsin Uçankuş (1979 - 1981 arası) kazı yapmıştır. 1982’den 1984’e kadar Vedat İdil ve Sebastiana Lagona başkanlığında Türk-İtalyan ekip çalışmaları devam ettirmiştir. 1986 yılında Sebastiana Lagona Kültür ve Turizm Bakanlığı`ndan izin alarak kazıların resmi bilimsel başkanı olmuştur.

2008 yılından itibaren Prof. Dr. Lagona`nın öğrencisi olan ve Calabria Üniversitesi öğretim görevlisi Antonio La Marca kazı başkanlığını yürütmektedir. Kazılar günümüzde çeşitli İtalyan üniversiteleri ve yabancı üniversitelerin desteği ile devam etmektedir. Son yıllardaki çalışmalar özellikle kent merkezindeki kazılara odaklanmıştır. Agora, stoa, tiyatro, küçük tapınak, sütunlu yol, yerleşim bölgesi, Helenistik Dönem sur duvarı. Bunların yanı sıra Bizans Kalesi’ndeki restorasyon çalışmaları tamamlanmıştır.

Merkezdeki araştırmalar devam ederken, kentin banliyösünde de kazılar yapılmıştır. Bir bölümü İzmir Müzesi uzmanlarınca gerçekleştirilen bu çalışmalar alanın topografyasına farklı bir bakış açısı ve yeni birimler kazandırmıştır. Bazı çiftlikler, bir zeytinyağı işliği, kentin su gereksinimine hizmet veren sarnıçların görüldüğü bir alan ve M.Ö. 7. yüzyıldan Erken Bizans Dönemi’ne kadar geniş bir zaman dilimi içinde kullanım gören nekropoller açığa çıkarılmıştır. Nekropol kazılarında açığa çıkarılan önemli buluntular arasında M.Ö. 2. yy. sonlarına tarihlenen mermer mezar steli, diadem, bilezik, kolye ucu, kolye, yüzük gibi M.Ö. 6.yy’da Kyme kuyumculuğunun ulaştığı yüksek seviyeye şahitlik eden çok sayıda kıymetli eser bulunmaktadır. Söz konusu buluntular Kyme’nin özellikle Helenistik Dönem’de kuyumculuk alanında üstlendiği önemli rolü vurgular.

Otuz yıldır devam eden Kyme kazı ve araştırmaları kent merkezi ve banliyösünde olmak üzere kentin değişik yerlerinde bulunan kamu yapılarını, dini yapıları, yerleşim alanlarını ortaya koyar

Kaynakça:
* Prof. Dr. Antonio La Marca, Calabria Üniversitesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü
* Doç. Dr. Bekir Eskici Gazi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarim Bölümü (Kyme Kazısı Eş Başkanı)
* Wikipedia

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Likya Uygarlığı Antik Kentleri - Antalya & Muğla

Türkiye'deki il ve ilçelerin eski isimleri

Kastabara antik kenti - Fethiye, Muğla